Anasayfa » İSLAM ANSİKLOPEDİSİ » MUDDESSİR SURESİ VE TÜRKÇE MEALİ

MUDDESSİR SURESİ VE TÜRKÇE MEALİ

MUDDESSİR  suresi ve anlamı
MUDDESSİR suresi ve anlamı

74/MUDDESSİR-1: Yâ eyyuhel muddessir(muddessiru). (Meâlleri Kıyasla)

Ey (esvabına) bürünmüş olan!

 

74/MUDDESSİR-2: Kum fe enzir. (Meâlleri Kıyasla)

Kalk, artık inzar et (uyar).

 

74/MUDDESSİR-3: Ve rabbeke fe kebbir. (Meâlleri Kıyasla)

Ve (O) senin Rabbin, öyleyse (O’nu) tekbir et (yücelt).

 

74/MUDDESSİR-4: Ve siyâbeke fe tahhir. (Meâlleri Kıyasla)

Ve elbiseni artık (onu) temiz tut.

 

74/MUDDESSİR-5: Verrucze fehcur. (Meâlleri Kıyasla)

Ve azap (ona sebep olacak şeylerden) artık uzak dur.

 

74/MUDDESSİR-6: Ve lâ temnun testeksir(testeksiru). (Meâlleri Kıyasla)

Ve daha çoğunu isteyerek (karşılık bekleyerek) iyilik yapma.

 

74/MUDDESSİR-7: Ve li rabbike fasbir. (Meâlleri Kıyasla)

Ve Rabbin için artık sabret.

 

74/MUDDESSİR-8: Fe izâ nukıre fîn nâkû(nâkûri). (Meâlleri Kıyasla)

Artık Nâkûr’a (Sur Borusu’na) üflendiği zaman.

 

74/MUDDESSİR-9: Fe zâlike yevme izin yevmun asî(asîrun). (Meâlleri Kıyasla)

İşte o izin günü, “zor gün” dür.

 

74/MUDDESSİR-10: Alel kâfirîne gayru yesîr(yesîrin). (Meâlleri Kıyasla)

Kâfirlere kolay değildir.

 

74/MUDDESSİR-11: Zernî ve men halaktu vahîdâ(vahîden). (Meâlleri Kıyasla)

Tek başına yarattığım kişiyi Bana bırak.

 

74/MUDDESSİR-12: Ve ce’altu lehu mâlen memdûdâ(memdûden). (Meâlleri Kıyasla)

Ve onu, devamlı çoğaltarak mal sahibi yaptım.

 

74/MUDDESSİR-13: Ve benîne şuhûdâ(şuhûden). (Meâlleri Kıyasla)

Ve her zaman yanında olan oğullar (verdim).

 

74/MUDDESSİR-14: Ve mehhedtu lehu temhîdâ(temhîden). (Meâlleri Kıyasla)

Ve ona bol bol (ni’metler) vererek geniş imkânlar sağladım.

 

74/MUDDESSİR-15: Summe yatmau en ezîd(ezîde). (Meâlleri Kıyasla)

Sonra (daha da) artırmamı ister.

 

74/MUDDESSİR-16: Kellâ, innehu kâne li âyâtinâ anîdâ(anîden). (Meâlleri Kıyasla)

Hayır, asla. Muhakkak ki o Bizim âyetlerimize karşı (inkâr etmekte) inatçı oldu.

 

74/MUDDESSİR-17: Se urhikuhu saûdâ(saûden). (Meâlleri Kıyasla)

Yakında onu sarp bir yokuşa (ateşten bir dağa) süreceğim.

 

74/MUDDESSİR-18: İnnehu fekkere ve kadder(kaddere). (Meâlleri Kıyasla)

Muhakkak ki o, (Kur’ân hakkında) tefekkür etti (düşündü) ve karar verdi.

 

74/MUDDESSİR-19: Fe kutile keyfe kadder(kaddere). (Meâlleri Kıyasla)

Artık kahroldu (Allah’ın Rahmeti’nden kovularak kendini mahvetti), nasıl karar verdi.

 

74/MUDDESSİR-20: Summe kutile keyfe kadder(kaddere). (Meâlleri Kıyasla)

Sonra kahroldu (Allah’ın Rahmeti’nden kovularak kendini mahvetti), nasıl da karar verdi.

 

74/MUDDESSİR-21: Summe nazar(nazare). (Meâlleri Kıyasla)

Sonra baktı.

 

74/MUDDESSİR-22: Summe abese ve beser(besere). (Meâlleri Kıyasla)

Sonra da kaşlarını çattı, yüzünü ekşitti.

 

74/MUDDESSİR-23: Summe edbere vestekber(vestekbere). (Meâlleri Kıyasla)

Sonra da arkasını döndü ve kibirlendi.

 

74/MUDDESSİR-24: Fe kâle in hâzâ illâ sihrun yu’ser(yu’seru). (Meâlleri Kıyasla)

Sonunda: “Bu sadece, olsa olsa nakledilen bir büyüdür.” dedi.

 

74/MUDDESSİR-25: İn hâzâ illâ kavlul beşer(beşeri). (Meâlleri Kıyasla)

Bu olsa olsa ancak bir insanın sözüdür.

 

74/MUDDESSİR-26: Se uslîhi sekar(sekare). (Meâlleri Kıyasla)

Yakında Ben, onu alevli ateşe yaslayacağım (atacağım).

 

74/MUDDESSİR-27: Ve mâ edrâke mâ sekar(sekaru). (Meâlleri Kıyasla)

Ve sekarın (alevli ateşin), ne olduğunu sana bildiren nedir?

 

74/MUDDESSİR-28: Lâ tubkî ve lâ tezer(tezeru). (Meâlleri Kıyasla)

(Yakıp tüketir etinden) bakiye bırakmaz ve (ölüme de) terketmez (azapları devam eder).

 

74/MUDDESSİR-29: Levvâhatun lil beşer(beşeri). (Meâlleri Kıyasla)

(Sekar) insanın (derilerini) yakıp kavurucudur.

 

74/MUDDESSİR-30: Aleyhâ tis’ate aşer(aşare). (Meâlleri Kıyasla)

Onun üzerinde 19 vardır.

 

74/MUDDESSİR-31: Ve mâ cealnâ ashâben nâri illâ melâiketen ve mâ cealnâ ıddetehum illâ fitneten lillezîne keferû li yesteykınellezîne ûtûl kitâbe ve yezdâdellezîne âmenû îmânen ve lâ yertâbellezîne ûtûl kitâbe vel mu’minûne, ve li yekûlellezîne fî kulûbihim maradun vel kâfirûne mâzâ erâdallâhu bi hâzâ meselâ(meselen), kezâlike yudıllullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâ(yeşâu), ve mâ ya’lemu cunûde rabbike illâ hû(huve), ve mâ hiye illâ zikrâ lil beşer(beşeri). (Meâlleri Kıyasla)

Ve Biz, ateş ehlini (cehennem bekçilerini), meleklerden başkası kılmadık. Ve onların sayısını kâfirler için fitneden başka bir şey kılmadık, kitap verilenler yakîn sahibi olsunlar ve âmenû olanların da îmânı artsın. Ve kitap verilenler ve mü’minler şüpheye düşmesinler. Ve de kalplerinde maraz (şüphe) bulunanlar ve kâfirler desinler ki “Allah, bu mesele ile ne murad etti (ne demek istedi)?” İşte böyle, Allah, dilediğini dalâlette bırakır ve dilediğini de hidayete erdirir. Ve Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez. Ve O, insanlar için zikirden başka bir şey değildir.

 

74/MUDDESSİR-32: Kellâ vel kamer(kameri). (Meâlleri Kıyasla)

Hayır, Ay’a yemin olsun!

 

74/MUDDESSİR-33: Vel leyli iz edber(edbere). (Meâlleri Kıyasla)

Dönüp gittiği an geceye andolsun.

 

74/MUDDESSİR-34: Ves subhı izâ esfer(esfere). (Meâlleri Kıyasla)

Ağarmaya başladığı zaman sabaha andolsun.

 

74/MUDDESSİR-35: İnnehâ le ıhdel kuber(kuberi). (Meâlleri Kıyasla)

Muhakkak ki o (cehennem), gerçekten büyüklerden (büyük musîbetlerden) biridir.

 

74/MUDDESSİR-36: Nezîren lil beşer(beşeri). (Meâlleri Kıyasla)

İnsanlar için bir uyarı olarak.

 

74/MUDDESSİR-37: Li men şâe minkum en yetekaddeme ev yeteahhar(yeteahhare). (Meâlleri Kıyasla)

Sizden, öne geçmek isteyen veya geride kalmak isteyen kimseler için.

 

74/MUDDESSİR-38: Kullu nefsin bimâ kesebet rehîneh(rehînetun). (Meâlleri Kıyasla)

Bütün nefsler, iktisap ettikleri (kazandıkları) dereceler sebebiyle (karşılığı olarak) rehinedirler (bağlıdırlar).

 

74/MUDDESSİR-39: İllâ ashâbel yemîn(yemîni). (Meâlleri Kıyasla)

Yemin sahipleri (yeminlerini yerine getiren nefsler) hariç.

 

74/MUDDESSİR-40: Fî cennât(cennâtin), yetesâelûn(yetesâelûne). (Meâlleri Kıyasla)

Onlar cennetlerdedir. (Diğerlerine) sorarlar.

 

74/MUDDESSİR-41: Anil mucrimîn(mucrimîne). (Meâlleri Kıyasla)

Mücrimlerden (suçlulardan).

 

74/MUDDESSİR-42: Mâ selekekum fî sekar(sekare). (Meâlleri Kıyasla)

Sizi sekarın içine (alevli ateşe) sevkeden (sürükleyen) nedir?

 

74/MUDDESSİR-43: Kâlû lem neku minel musallîn(musallîne). (Meâlleri Kıyasla)

“Biz namaz kılanlardan olmadık.” dediler.

 

74/MUDDESSİR-44: Ve lem neku nut’ımul miskîn(miskîne). (Meâlleri Kıyasla)

Ve biz yoksulları doyurmuyorduk.

 

74/MUDDESSİR-45: Ve kunnâ nehûdu maal hâidîn(hâidîne). (Meâlleri Kıyasla)

Ve biz bâtıla dalanlarla beraber bâtıla (boş şeylere) dalıyorduk.

 

74/MUDDESSİR-46: Ve kunnâ nukezzibu bi yevmid dîn(dîni). (Meâlleri Kıyasla)

Ve biz dîn gününü yalanlıyorduk.

 

74/MUDDESSİR-47: Hattâ etânel yakîn(yakinu). (Meâlleri Kıyasla)

Bize yakîn gelene kadar (ölüm anı gelinceye kadar).

 

74/MUDDESSİR-48: Fe mâ tenfeuhum şefâatuş şâfiîn(şâfiîne). (Meâlleri Kıyasla)

Artık şefaat edenlerin şefaati onlara fayda sağlamaz.

 

74/MUDDESSİR-49: Fe mâ lehum anit tezkireti mu’rıdîn(mu’rıdîne). (Meâlleri Kıyasla)

Buna rağmen, onlara ne oluyor da zikirden yüz çevirenler oldular?

 

74/MUDDESSİR-50: Ke ennehum humurun mustenfireth(mustenfiretun). (Meâlleri Kıyasla)

Sanki onlar ürkmüş yabanî merkepler gibidir.

 

74/MUDDESSİR-51: Ferret min kasvereh(kasveretin). (Meâlleri Kıyasla)

Arslandan (korkup) kaçmıştır.

 

74/MUDDESSİR-52: Bel yurîdu kullumriin minhum en yu’tâ suhufen muneşşereh (muneşşereten). (Meâlleri Kıyasla)

Hayır, onların hepsi, kendileri için yazılmış sahifeler gelmesini ister.

 

74/MUDDESSİR-53: Kellâ, bel lâ yuhâfûnel âhıreh(âhıreten). (Meâlleri Kıyasla)

Hayır, bilâkis, onlar ahiretten korkmuyorlar.

 

74/MUDDESSİR-54: Kellâ innehu tezkireh(tezkiretun). (Meâlleri Kıyasla)

Hayır, muhakkak ki O, bir Zikir’dir (Öğüt’tür).

 

74/MUDDESSİR-55: Fe men şâe zekereh(zekerehu). (Meâlleri Kıyasla)

Artık kim dilerse, O’nu zikreder.

 

74/MUDDESSİR-56: Ve mâ yezkurûne illâ en yeşâallâh(yeşâallâhu), huve ehlut takvâ ve ehlul magfireh(magfireti). (Meâlleri Kıyasla)

Allah’ın dilediğinden başkası O’nu zikredemez. O (O’nun dilediği kimse), takva sahibidir ve mağfiret ehlidir (günahları sevaba çevrilmiş olan kimsedir).

 

Yorum yapın