Anasayfa » Osmanlı Tarihi » 1915 TEHCİR KANUNUNUN SEBEBİ

1915 TEHCİR KANUNUNUN SEBEBİ

27152Ermeni meselesi denilen olay 1915 yılında Osmanlı ordusunu arkadan vuran ve Ermenilerin bulunduğu bölgelerde masum Türk vatandaşlarını öldüren ermeni çetelerine karşı devletin almış olduğu göç kararıdır.Bu göç kararına TEHCİR KANUNU adı verilmektedir.Bu göç ettirme politikası sırasında devlet özel önlemler almıştır.
Peki tehcire neden gelindi? Aslında Osmanlı Devleti sınırlarında yaşayan Ermeniler yüzyıllar boyunca hep Türklerle dostça yaşamış ve ilişkilerinde birkaç, günlük mesele dışında bir soruna rastlanmamıştır.Hatta Ermeniler Osmanlı arşivlerinde MİLLET-İ SADIKA (Sadık millet)olarak da yerini almıştır.
Ancak özellikle Rusya’nın bölgedeki rolünü arttırma isteği ve bunun sonucunda geliştirdiği politikalar neticesinde Ermeniler de bu politikalar içinde rol almıştır.Rusya balkanlarda Osmanlı’yı parçalamak için PANSLAVİZM politikasını hayata geçirirken Osmanlı’nın doğusunda ise mezhepdaş olduğu Ermenileri kullanmıştır.Osmanlı’nın son dönemlerde zayıf hali ve toprakları üzerinde yeterince egemen olamaması Rusya’nın ekmeğine yağ sürmüştür.
Rusya, Balkanlar’daki politikasını rahatça Bulgarlar  ve Sırplar üzerinden yürütürken Doğu politikasını da 1877-78 Osmanlı_Rus savaşından sonra  Ermeniler üzerinden yürütme fırsatı bulmuştur.
Savaştan sonra imzalanan Ayestefanos antlaşması ile Ermeniler üzerinde ıslahat yapılacak maddesiyle ermeni meselesinin tohumu atılmış ve Ermeniler de bununla birlikte Rusya ya yakınlaşmaya başlamıştır.Ancak bu antlaşma Avrupalı büyük devletlerin girişimiyle uygulanmamıştır.Fakat BERLİN ANTLAŞMASI bunun yerine uygulanmıştır.
Bu antlaşmaların ardından artık Ermeniler de kendi içinde örgütlenmeye başlamış,Rusya başta olmak üzere İngiltere ve Fransa da Ermenileri kullanmak için harekete geçmiştir.Burada tek hedef vardır:KENDİ ÇIKARLARINA UYGUN HAREKET EDECEK VE OSMANLI’YI İÇERİDEN PARÇALAYACAK BAŞKA BİR MİLLET.Bu millet de Ermeniler olarak seçilmiştir.1890 yılında tiflis’te kurulan Taşnak Sutyun örgütü de Ermenilerin içinde nam salmaya başlamış ve Özellikle Doğu Anadolu bölgesinde faaliyetlerini arttırarak hem yandaş kazanma yoluna gitmiş hem de provakatif eylemlerine başlamıştır.
I.Dünya savaşı’nın çıkmasında bir süre önce bu örgütle birlikte Rusya, HER EVE(BU EVLER ERMENİ EVİ) BİR SİLAH KAMPANYASI BAŞLATMIŞ VE ERMENİLERİ SAVAŞTAN ÖNCE SİLAHLANDIRMIŞTIR.
I.Dünya savaşının çıkmasıyla birlikte Ruslar ,Erzurum ve Van’ı gözüne kestirmiştir.Artık burada ermeniler’in harekete geçme zamanı gelmiş ve ilk olarak Van’da çıkan isyanla birlikte kısa sürede ermeni nüfusunun olduğu her yerde ayaklanmalar başlamıştır.Bu ayaklanmalardan başka Kafkas cephesinde savaşan Osmanlı ordusunun arkasında hem orduyu tehdit etmişler hem de orduya ait lojistik birimleri başta olmak üzere birçok ordu malına zarar vermişlerdir.Hatta daha da ileri giderek cephe gerisinde yaralı asker taşıyan araçlara saldırmışlardır.Osmanlı telgraf hatlarını kesmişlerdir.Bu da yetmiyormuş gibi bölgedeki masum halkı katletmişlerdir.
İşte bu oluşumların sonucunda Osmanlı Devleti Tehcir Kanunu çıkarmak zorunda kalmıştır.Tehcir kanunu,tüm Ermenileri kapsamamaktadır.Sadece olaylara karıştığı tesbit edilen Ermeniler bu kanuna tabi tutulmuştur.Kanun çıkarıldıktan sonra ilgili kişilere tebligat yapılarak 15 gün mühlet verilmiş ve bu süre sonunda Osmanlı jandarması eşliğinde göç ettirilmiştir.Göç edenlere günlük yevmiye  bile hükümet tarafından verilmiştir.Göç ettirilen Ermenilerin malları da devlet güvencesine alınmıştır.
Tabi bu göç ettirme sürgün politikası değildir.Yine göçe tabi Ermeniler Osmanlı Devleti sınırları içinde bir bölgeye naklolunmuştur.Bunlar kayıt altına alınmıştır.
Kısacası bugün karşımıza getirilen  ermeni meselesi bir devletin meşru hakkını kullanmasından başka bir şey değildir ki Osmanlı bunu en nazik şekilde kullanmayı tercih etmiştir.Buna benzer tehcir meselesini A.B.D.’nin II. Dünya savaşı sırasında ülkesindeki Japonlara uyguladığını görmekteyiz.Hele ki  japonlar  Ermeniler gibi de bir katliama girişmeden bu başlarına gelmiştir.
Bu bağlamda bizler ermeni meselesi ya da soykırım denilen meseleyi tarihteki arşivlerimiz ve görgü tanıklarımızla yalanlamaktayız.Bu yalanlama sadece bizim içimizden değil,Avrupalı devletlerin bu olayların içinde bulunmuş asker ve diplomatlarından de gelmektedir.Bugün bizler temiz tarihimizle bu konun tarihçiler nezdinde tartışılmasını isterken ermeni diasporası bunu siyasi arenaya sürüklemede direnmektedir.Bu durum da onların kendi tarih ve iddialarına güvenmediğinin açık bir kanıtıdır.

Yorum yapın