Anasayfa » DÜNYA ÜLKELERİ » IRAK ÜLKESİ VE HAKKINDA HERŞEY

IRAK ÜLKESİ VE HAKKINDA HERŞEY

ırak armasıUlusal Marş: “Mawtini”

“Anavatanım”

Başkent Bağdat

33°20′K 44°26′D

Resmî dil(ler) Arapça, Kürtçe türkmence

Bölgesel dil(ler) Asurice, Süryanice

Milliyet Iraklı

Yönetim biçimi Parlamenter cumhuriyet

– Cumhurbaşkanı Fuad Masum

– Başbakan Haydar el Abadi

Kuruluş

– Osmanlı İmparatorluğu‘dan

1 Ekim 1919

– Birleşik Krallık’tan

3 Ekim 1932

– Cumhuriyet

14 Temmuz 1958

– Anayasa

15 Ekim 2005

Yüzölçümü

– Toplam 438.317 km²

169 mil²

– Su (%) 1,1

Nüfus

– 2014 tahmini 36,004,552

GSYİH (SAGP) 2009

– Toplam 111,500 milyar $

– Kişi başına 3.570 $

GSYİH (düşük) 2009

– Toplam 65.838.000 $

– Kişi başına 2.108 $

İGE  0.642 ( yüksek)  (2003)

Para birimi Irak dinarı (IQD)

Zaman dilimi GMT+3 (UTC+3)

– Yaz not observed (UTC+3)

Internet TLD .iq

Telefon kodu 964

dünyanın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmış olan Aşağı Mezopotamya bölgesinde kurulmuş bir devlettir. Bugün Irak, Orta Doğu’da yer alan stratejik mevkisiyle, sahip olduğu petrol rezervleri ile Körfez’in önemli ülkelerinden biri durumundadır. Irak bir ara (savaştan önce), Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden sonra dünyanın üçüncü en büyük petrol rezervine sahipti. Amerika’yla savaştan ve işgalden sonra üretimde önemli düşüşler olmuştur. Fakat doğal rezerv sıralamasındaki yerini korumaktadır.

Irak uzun yıllar Birleşik Krallığın hakim gücü altında idare edilmiştir. Birleşik Krallığın 1971’de Orta Doğu’dan tamamen çekilmesi ile, bu bölge üzerinde ABD önder güç olmaya başlamıştır. Soğuk Savaş sonrası Orta Doğu’da etkisini artıran ABD’nin Irak’a özel bir politik ilgisi vardır. Yakın dönem Irak tarihi ABD tarafından şekillendirilmiştir.Irak, Orta doğu’daki bütün körfez ülkelerinde olduğu gibi hızla gelişmektedir.

Tarihi

Irak tarihi

En eski şark medeniyetlerinin doğduğu Mezopotamya, 633-642 yılları arasında İslam toprakları arasına girdi. Emeviler ve Abbasiler dönemlerinde, en parlak devresini yaşadı. O zamanlar Bağdat dünyanın en önemli kültür ve ticaret merkeziydi. Irak, 637 yılında Müslümanlar tarafından fethedilmesinden sonra Ali bin Ebu Talib döneminde İslam’ın merkezi haline getirilmiş ve başkent Kûfe’ye taşınmıştır. Ali ile Emeviler arasındaki Saffayin savaşı da Irak sınırları içinde olmuştur. Bu savaşın ardında bu bölge günümüze kadar süren farklı mezhep ve etnik grupların mücadelelerine sahne olmuştur. Emeviler döneminden sonra Abbasiler bu bölgeye hakim olmuş ardından 1055 yılından itibaren Selçukluların hakimiyetine girmiştir.

1258 yılından itibaren Moğol istilasına uğramış ve iki yüzyıl onların kontrolünde kalmıştır. Tarihi kaynaklar, Bağdat Kütüphanesindeki eserlerin atıldığı Dicle Nehri’nin günlerce mürekkep renginde aktığı ve binlerce ciltlik kitabı Basra Körfezi’ne taşıdığını kaydederler. Ve telef edilen/yok edilen binlerce kitapla ilimde kaç asır geri gidildiği dikkate değer bir nokta olup aynı zamanda bize Bağdat’ın o günkü ilmi seviyesini gösteren önemli bir husustur.

Daha sonraları Akkoyunluların hakimiyetine (1444-1467) giren Irak, 1499-1508 yılları arasında Safevilerin kontrolüne geçti. Şiilik ve Sünnilik arasındaki fark Safeviler döneminde belirginleşmiştir. Irak, Osmanlı Devleti ile İranlı hanedanları arasındaki hakimiyet mücadelesine sahne oldu. Bu mücadele 1639’da Osmanlıların lehine sonuçlanmış ve ülke 1917’ye kadar Osmanlı yönetiminde kalmıştır.

Abbasi dönemi 750-1258 hariç, Irak başka bir yerde merkezi olan bir imparatorluğa tabi olmuştur, (Umaydiler, Moğollar, İlhanlılar ve Osmanlılar) ya da Doğu Akdeniz ülkeleri ile İran arasındaki sınır bölgesini oluşturmuştur.

I. Dünya Savaşı esnasında Osmanlının Ortadoğu’dan çekilmesine neden olan bazı yerel isyanlar olmuştur. Bu isyanlarda İngilizlerin kışkırtmalarıyla Mekke Emiri şerif Hüseyin bin Ali kullanıldı. Hüseyin bin Ali ve oğullarına Osmanlının yıkılmasından sonra kurulacak olan Büyük Arap Devletinin krallığı vadedildi. Fakat gerçekler söylendiği gibi değildi. Ortadoğu farklı bir paylaşıma sahne oluyordu.

Britanya, Fransa ile yapılan Sykes-Picot Anlaşması uyarınca Musul’u, Fransızların Verimli Hilal’in (Mısır’da Nil nehrinin suladığı alanı, Levant’ı -bugün İsrail’in bulunduğu yer dahil- ve Fırat’la Dicle nehirlerinin suladıkları alanı kapsar) kuzeyindeki etki alanından uzaklaştırmıştır ve bilahare Milletler Cemiyeti’nin de Filistin ve Irak yönetimini Britanya’ya bir hak olarak tanımasıyla Britanya Nil’den İndus’e kadar kırılmaz bir stratejik üstünlük sağlamıştır.

Sykes-Picot Anlaşması 1916 yılında Fransız ve İngilizler arasında bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşma özellikle Ortadoğu’nun bugünkü haline gelmesine sebep olması açısından önemlidir. İngiliz subay Mark Sykes ile Fransız subay François Georges-Picot Kahire’de bir araya gelerek masa başında Ortadoğu’yu iki ülke arasında paylaştırdılar. Bu anlaşmaya göre yeni yapay devletler kuruldu. Sykes-Picot hattı denilen bu sınırlar, o dönemin koşullarında Dünyanın iki büyük emperyalist gücü olan Birleşik Krallık ve Fransa’nın Ortadoğu’ya bakış açılarını yansıtmaktadır. Fransız ve İngiliz subaylar bölgenin etnik ve dinsel yapısını göz önünde bulundurmadan sadece kendi çıkarları doğrultusunda harita üzerinde yeni ülkeler oluşturup bazı etnik grupları da parçaladılar. Bu anlaşma sonucunda kurulan devletlerden Irak, Ürdün, Filistin İngiliz bölgesi; Suriye, Lübnan Fransız bölgesi oldu.

Modern Irak

Modern Irak, 1920’de Osmanlıların I. Dünya Savaşı’nda yenilmesiyle birlikte İngilizlerin Osmanlı eyaletleri olan Musul, Bağdat ve Basra’yı yeni bir politik oluşum olarak değiştirmeleri sonucu, Fırat-Dicle Havzasını kontrolü altına alan ve yakın bir bölge devleti tarafından yönetilmeyen yeni bir oluşumdur.

İngilizler başta ülkeyi bizzat yönetmeyi düşünmüşlerse de ancak halkın sert muhalefetiyle karşı karşıya kalmışlardır. Çıkan isyanlarda özellikle Şii halk rol almışlardır. Şiilerin çoğunlukta olduğu Necef, bu dönemde isyanın merkezini oluşturmuştur. Sonuçta İngilizler tarafından Muhammed bin Abdullah’ın soyundan gelen Kral Faysal Irak’ın başına geçirilmiştir. Bu yöntemle İngilizler hem Irak’a tamamen hakim olmak hem de Osmanlının ardından doğan halife boşluğunu bu şekilde doldurarak diğer İslam ülkelerine de etki etmeyi planlamıştır

Kral Faysal başa geçmesiyle beraber yaşanan en önemli gelişme Arap ulusçuluğunun teorisyeni Sati el Hüsri’nin Irak’a getirilmesidir. Onun kurduğu Arap birliğine yönelik eğitim sistemi özellikle Şii grupların tepkisini toplamıştır. Kral Faysal güçlü ve bağımsız bir Irak kurabilmenin yolunun güçlü bir ordudan geçtiğini biliyordu. Bu nedenle bu tip bir ordunun oluşması için çalışsa da Iraklı Kürtler ve Şiilerin olumsuz tavrıyla karşılaşmış ve askere almalarda daima sorunlar çıkartmışlardır. Her iki topluluk da Sünni Araplara asker olarak hizmet etmeyi reddetmişlerdir.

İlerleyen yıllarda Sünnilerle Şiiler arasındaki entegrasyon süreci yaşanmış karşılıklı evlilikler ve ticaret ilişkileri olmuştur. 1928 gelindiğinde 88 kişilik Irak parlamentosunda 26 Şii üye vardı. 1930 yılında Irak hükümeti bağımsız bir devlet olma yolunda Birleşik Krallık ile 25 yıllık bir anlaşma imzalarken, 1932 yılında Milletler Cemiyeti’ne bağımsız bir devlet olarak katıldı. 1933 Kral Faysal’ın ölümünün ardından ülkede dinsel ve etnik çatışmalar arttı.

1935’te İtalyanların Habeşistan’ı işgali Ortadoğu ülkeleri arasında özellikle güvenlik endişesinin oluşmasına sebep olmuştur. İtalyanların Kuzey Afrika’da kurduğu bu hakimiyeti Yemenle yaptığı anlaşmayla Kızıldeniz’in çıkışını kontrol eder hale gelmesiyle Ortadoğu’ya taşımayı planlıyordu. Bu nedenle Ortadoğu ülkeleri arasında Sadabat paktı kuruldu.

1936 yılında genç reformcuların desteğini kazanan Hikmet Süleyman adlı eski bir politikacı Kürt kökenli bir Albay olan Bekir Sıdkı’nın liderlik ettiği bir askeri darbeyle hükümeti ele geçirdi.Bir süre sonra ordu içindeki muhalif bir kanat Bekir Sıdkı’yı öldürerekyönetime ağırlığını koydu. Böylece ordu içindeki hiziplerin çatışmasına dayanan hükümetler dönemi başladı.

Kral Gazi’nin II. Dünya Savaşı’ndan kısa bir süre önce bir araba kazasında ölmesi üzerine yerine dört yaşındaki oğlu II. Faysal geçti. Yeni kralın amcası Emir Abdullah naip olarak yönetimi üstlendi.

1941’de ise Mayıs harekatı olarak bilinen ikinci bir darbe oldu. II. Dünya Savaşı yıllarında hakim güçler arasında yaşanan mücadele Irak üzerinde de olmuştur. Almanlar yaptıkları darbe ile kendilerine yakın bir yönetimi başa getirseler de, yapılan ikinci darbe ile İngilizler tekrar hakimiyeti kurmuşlardır. İkinci Dünya savaşı yıllarında Türkiye sınırlarına kadar gelen Almanların amaçlarından birisi de Türkiye‘yi geçerek Irak’taki yandaşlarına yardım edip, buradaki İngiliz hakimiyetini kırmaktı. Fakat daha sonra Alman ordularının Rusya’ya dönmesi, Türkiye’nin işgali ve Irak’a ulaşma planlarından vazgeçmesine sebep oldu. İngilizler Irak’ı da Almanya’ya karşı savaşa girmeye teşvik etse de Irak yönetimi Türkiye’yi örnek alarak aynı politikaları izlemiş ve savaşa girmemiştir.

1945 yılında Arap ülkeleri bir araya gelerek, bir Arap Birliği örgütü kurdular. Arap Birliği harekatı Arap ülkeleri arasında milliyetçilik duygularının da artmasına sebep oldu. Bunu sonucu olarak da Irak, Suriye, Ürdün ve Lübnan bir tek ülke olarak birleşme düşüncesi ortaya atıldı. Arapların birleşme düşüncesini özellikle Birleşik Krallık destekliyordu. Bu birleşme ile İngilizler, Suriye ve Lübnan’daki Fransız hakimiyetini kaldırarak bu bölgeleri de kendi hakimiyeti altına almayı amaçlıyorlardı. Diğer güçlü bir Arap ülkesi olan Mısır’da bu birleşmeye karşı çıkıyordu. Onun endişesi ise Arap dünyasının en büyük ülkesi olma özelliğini yitirecek olması idi. Ortadoğu’da İngilizlerin etkisinin zayıflaması, İsrail devletinin kurulması, Mısır‘ın muhalefeti gibi nedenlerle bu birlik fikri hayata geçirilemedi. 1960’lı yıllarda Mısır ve Suriye’nin birleşmeleri dışında Arap ülkeleri arasında bir birleşme yaşanmadı.

İsrail’in kurulması ile Arap Türkiye ilişkileri yeni bir dönem girdi. ABD’nin etkisi ile Türkiye’nin İsrail devletini tanıması Arap ülkelerinde tepki ile karşılandı. Türkiye bu tepkileri azaltmak ve yeni müttefikler bulabilmek için Irak’la yakınlaşmaya çalıştı ve ABD ve Birleşik Krallık’ın aktif katılımlarıyla Bağdat Paktını imzalandı.

II. Dünya savaşı sonrası Dünya üzerindeki güç dengelerinde büyük değişmeler yaşandı. Birleşik Krallık hakimiyetini yitirirken ortaya çıkan boşluğu ABD ve Sovyetler doldurmaya başladı. Irak ise bu dönemde Sovyetler Birliği yanında yer aldı.

1958 Devrimi

1958 Irak Darbesi

1958 yılında gerçekleşen kanlı darbe ile krallık devrilip cumhuriyet ilan edildi. General Abdülkerim Kasım cumhurbaşkanı oldu. Irak bu darbenin ardından Bağdat Paktı’ndan çekildiğini açıkladı. Irak’ta bu dönem özellikle komünizm ve etnik milliyetçiliğin hızla yayıldığı yıllardır.

Irak’ta yaşanan bu değişiklik Ortadoğu’daki tüm dengeleri alt üst etti. Irak’taki bu darbeden etkilenen Suriye’de benzer bir askeri darbe yaşandı. Ortadoğu’nun tamamen Sovyetler Birliği’nin hâkimiyetine girmemesi için ABD ve Birleşik Krallık harekete geçti. ABD, Lübnan’a askeri müdahale yaparken Birleşik Krallık, Ürdün’deki karışıklığı bahane ederek burayı işgal etti.

Ortadoğu’nun önemli bir bölümünün Sovyet etkisi altına girmesi, ABD ve müttefiklerini endişelendirdi. Özellikle son dönemde açıklanan belgeler Türkiye‘nin Irak ve Suriye’de yaşanan darbelerin ardından ABD’nin baskısıyla bu ülkelere yönelik bir işgal planı hazırladığı ve daha sonra bazı nedenlerden dolayı bundan vazgeçtiğini ortaya koymaktadır.

8 Kasım 1963’te Baas Partisi mensupları ve ordudaki milliyetçileri darbe girişiminde bulundular. Fakat General Abdüsselam Arif yeni lider oldu ve ülke genelinde komünist avı başlatıldı.

Baas Rejimi (1968-2003)

Baas Hareketi: Baas Arap dilinde yeniden diriliş anlamına gelmektedir. 1940 yılında Suriye’de kurulan bu hareketin ilk teorisyenleri Ekrem Havrani ile Mişel Eflak’tır (Eflak, Suriyeli bir Hıristiyan ve bu ideolojinin efsanevi lideridir). Baas ideolojisi, amaç olarak Ortadoğu’da tek bir Arap devleti kurulmasını benimsemiştir. Partinin sloganı Birlik, özgürlük ve sosyalizm idi. Parti ideolojisi Parti birliğine ve dış baskılara karşı durmaya dayanıyordu. Baas hareketi Suriye’de ortaya çıkmışsa da, Irak’ta da taraftar bulmuştur. Baas Partisi Suriye ve Irak’ta yaptıkları devrimlerle iktidarı ele geçirmişlerdir. Saddam Hüseyin ve Hafız Esed Baas akımının son büyük temsilcileridir.

1967’deki Altı Gün Savaşı’nda Arap ülkelerinin İsrail’e karşı ağır bir yenilgi almaları Irak’taki Baas hareketine olan desteği artırdı. 17 Temmuz 1968’de gerçekleşen kansız bir darbenin ardından iktidar tamamen Baasçılara geçti. Hükümet programı konusunda başlayan anlaşmazlıklar üzerine Baas yanlısı Saddam Hüseyin’in başında bulunduğu bir grup subay temmuz sonlarında öteki darbeci hizipleri saf dışı bıraktı.Devlet başkanlığı ve başbakanlığa getirilen el-Bekir, aynı zamanda yeni oluşturulan Devrimci Komuta Konseyi ve Baas Partisi Bölgesel komutanlığı başkanı olarak kesin bir denetim sağladı.Hükümete ağırlığını koyan Baas Partisi, örgütlü yapısıyla hemen hemen bütün kurumları ele geçirmeyi başardı.Tabanını genişletmek isteyen Parti, 1970’te Kürtlerle çatışmaya son vererek Irak Komünist Partisi (IKP), Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve öteki bazı milliyetçi ve sol eğilimli siyasi güçlerle işbirliğine yöneldi. Ancak, 1974’te Kürtlerle, ardından komünistlerle ilişkilerin bozulması nedeniyle yeniden tek partili sıkı bir rejime dönüldü.

1976’da başbakanlığı ve bazı önemli yetkileri Hasan El Bekir’den devralan Saddam Hüseyin, Temmuz 1979’da, Irak devlet başkanı oldu.

İran-Irak Savaşı: 1979 yılında İran’da yaşanan İslam Devrimi oldu. 1975’te Kürt sorununu çözmek için İran’a bazı ödünler veren Irak 1979’da bu ülkede yaşanan rejim değişikliğinden yararlanarak İran’a savaş açtı. Her iki ülkeye de insani ve ekonomik olarak büyük kayıplar verdiren İran-Irak Savaşı 1988’de imzalanan bir ateşkes antlaşmasıyla sona erdi.

I. Körfez Savaşı: II. Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan Soğuk Savaş tüm dünyayı iki kampa ayırmıştı. 1980’li yıllar Sovyetler’in çözülme sürecine girmesine ve Soğuk Savaşın sonuçlanmasına sahne oldu. İki kutuplu bir dünyadan tek kutuplu bir dünyaya doğru etkinlik haritası tekrar çizilmeye başlanması, Ortadoğu’ya da yansıdı.

Irak, Ağustos 1990’da petrol üretim kotalarını aşmak ve tartışmalı bölgelerden petrol çıkarmakla suçladığı komşusu Kuveyt’i işgal ederek 19. ili olarak topraklarına kattığını ilan etti. Saddam Hüseyin’in uzlaşmaz tutumu karşısında BM’ye üye çeşitli ülkeler ABD öncülüğünde Suudi Arabistan’a askeri yığınak yapmaya başladı. BM Güvenlik Konseyi Irak’a 15 Ocak 1991’e değin Kuveyt’ten çekilmesi için son bir uyarıda bulundu. 17 Ocak 1991’de başlayan ve Körfez Savaşı olarak bilinen Çöl Fırtınası Harekatı sonunda 27 Şubat 1991’de Kuveyt kurtarıldı. 28 Şubat’taki ateşkesin ardından kuzeydeki Kürtler ve güneydeki Şiiler arasında başlayan ayaklanmalar Irak kuvvetlerince acımasızca bastırıldı. 2 milyonun üzerinde Iraklı Kürt Türkiye ve İran’a sığındı. Bunun üzerine müttefik kuvvetler 36. paralelin kuzeyi ve 32. paralelin güneyindeki bölgeleri Irak uçuşlarına yasakladılar.

ABD yönetimindeki müttefik kuvvetler 1993, 1996, 1998 ve 2001 yıllarında Irak’a karşı hava saldırıları düzenledi. Körfez Savaşı’ndan sonra uygulamaya konan Birleşmiş Milletler ambargosu 1996 yılında başlayan Gıda Karşılığı Petrol Programıyla yumuşatıldı.

Irak’ın İşgali

ABD ve Birleşik Krallık öncülüğündeki koalisyon kuvvetleri Irak’ı kitle imha silahlarından arındırmak, Saddam Hüseyin’in teröre verdiği desteği kesmek ve Irak Halkını özgürleştirmek gerekçeleriyle Irak’taki Baas Rejimi’ne karşı saldırıya geçti. 20 Mart 2003’te başlayan hava saldırısı ve onu takip eden kara harekatı sonunda 9 Nisan 2003’te başkent Bağdat’a giren koalisyon güçleri Saddam Hüseyin iktidarını devirdi.15 Nisan’da Irak tümüyle koalisyon güçlerinin denetimine geçti. Bundan sonra bir süre belli bir direniş gerçekleşmedi. Aralık 2003’te Saddam Hüseyin yakalandı. Sonraki dönemlerde işgalci ABD güçlerine karşı bir direniş başladı ve günümüzde de bazen çok şiddetli olarak(özelikle Felluce) devam etmektedir. Bunun yanında Şiiler ile Sünniler arasında derin bir ayrışma ortaya çıkmış ve adeta iç savaşı andıran, günümüzde de devam eden şiddetli çatışmalar yaşanmaktadır. Terör örgütleri tarafından da düzenlenen saldırılarda çok sayıda insan ölmüştür. 2008 başlarında İşgalin başladığı Mart 2003’ten beri 4020 civarında ABD askeri ölürken 1 milyondan fazla Iraklının şiddet,çatışma ve direniş olayları sonucu öldüğü belirtilmiştir. Ayrıca ABD’nin Iraklı tutuklulara yaptığı işkenceler skandala yol açmıştır. Bunun yanında keyfi uygulamalar sonucu öldürülen Iraklı sivillere rastlanmıştır.

Coğrafya

Irak Coğrafyası

Körfez ülkeleri arasında Irak, Suudi Arabistan ve İran’dan sonra 437.072 km² ile en büyük yüzölçüme sahip ülkedir. Arap olmayan dünya ile komşu tek Arap körfez devleti Irak, kuzeyde Türkiye, batıda Suriye ve Ürdün, doğuda İran, güneyde Suudi Arabistan ve Kuveyt ile çevrilidir. Irak’ın Körfez ile ilgisi denize çok kısa olan cephesinden kaynaklanır: 924 km² su alanına (kara suları) sahiptir. Bu görünümü ile tipik bir kara devleti olarak Irak, sınırlı bir stratejik derinliğe sahip olan Kuzey Irak’taki dağlık arazi dışında her taraftan savunmasız sınırlarla çevrili ve denize ulaşımı ise yetersizdir. Körfez’in üç büyüklerinden Irak’ın komşuları İran (1.458 km), Suudi Arabistan (814 km), Suriye (605 km), Türkiye (331 km), Kuveyt (242 km) ve Ürdün (181 km) ile olan toplam sınır uzunluğu 3.631 km’dir.

Sahip olduğu petrol rezervleri ve tarıma elverişli toprakları ile jeopolitik öneme sahip olan Irak; Saddam Hüseyin’in etkisi ve bölgede (özellikle Irak üzerinde) hakim unsur olan ABD politikaları ile de Orta Doğu ve Körfez’in stratejik hassasiyete ve öneme sahip önemli bir ülkesi durumundadır. Ülkede başkent Bağdat’taki Bağdat Havalimanı başta olmak üzere altı adet uluslararası uçuşlara açık havalimanı bulunmaktadır.

İklimi

İklimini irdelediğimizde Irak’ta, soğuk ve kurak kışlar, sıcak, bulutsuz yazlar görülür. Çoğunlukla çöl olması bu sayılan iklimsel sonuçları doğurur. İran ve Türkiye sınırı boyunca uzanan kuzeydeki dağlık bölgeler, yoğun kar yağışı altındadır. Bazen Orta ve Güney Irak’ta sel görülür. Toz ve kum fırtınaları da diğer doğal afetler arasında yer alır. Çoğunlukla geniş düzlüklerden oluşan bir arazi yapısı vardır. İran sınırında büyük bataklıklar görülür.

Bitki örtüsü

Irak’ın iklim şartları, kuzeydeki topografik ve dağlık yapısı nedeniyle, ülkede bitki örtüsü olarak bozkır ve orman bulunur. Ülkenin kuzeyindeki dağlık bölgede kavak, Söğüt ve Meşe ağaçları bulunur. güneyinde ise genelde çöl ağaçları olan hurma ve Palmiye ağaçları vardır.

Ekonomi

Irak’ın ekonomisini tarım, turizm, alışveriş ve petrol ihracatı oluşturmaktadır.

Kültür

Irak’ın kültürü Mezopotamya kültürü, İslam dini ve geleneksel Arap ve Kürt kültürü etrafında biçimlenmiştir. Buna karşın, Irak çeşitlilikler içinde yüksek bir kozmopolit toplum ve canlı bir kültüre sahiptir. İslam etkisi Arap ve Kürt kültürünün mimari, müzik, giyim, mutfak ve yaşam tarzında görülebilmektedir.

Irak mutfağı

Arap ve Kürt mutfağı oldukça tutulmakta olup kentin her yerinde döner lokantalarından Irak otellerinin lüks lokantalarına kadar her yerde bulunabilmektedir. Hızlı yiyecekler, Arap, Kürt ve Batı mutfakları da oldukça popüler olup geniş miktarda bulunabilmektedir. Irak mutfağı Araplar ve Kürtlerle binlerce yıllık etkileşimle günümüze gelmiş gayet zengin ve farklı bir mutfaktır. Mutfağın temel malzemeleri kuzu eti, yöresel baharatlardır, pirinç ve bulgurdur. Bu nedenle Irak mutfağı ağır yemeklerden oluşur. Mutfağın temel bileşenleri Kebaplar, lahmacunlar, Etli yemekler ve hamurlu tatlılar olup dünyanın her yerinde tanınmakta ve tercih edilmektedir. Fast-Food tarzı Batı kültürünün de arttığı bu devirlerde, fast-food’la yarışabilir hızlı hazırlanabilen bir mutfaktır.

Giyim ve kurallar

Irak’da giyim bakımından bir zorlayıcılık yoktur. İnsanlar istedikleri kıyafeti giyebilmektedirler örneğin: yöresel kıyafetler veya batı tarzı kıyafetler. Irak’da insanların birçoğu yöresel Arap kıyafeti olan kandura ve Kürt kıyafeti giyerler. Bu giyim biçimleri, Irak’ın çok sıcak ve nemli veya çok soğuk olan iklimine göre degişmektedir.

İlleri ve başkentleri

Irak’ın illeri

Irak 19 ilden oluşur

Bağdat

Selahaddin

Diyala

Vasit

Maysan

Basra

Zi Kar

Mutanna

Kadisiye

Babil

Kerbela

Necef

Anbar

Nineve

Duhok

Erbil

Kerkük

Süleymaniye

Halepçe

Irak’ın en büyük şehirleri

Bağdat

Musul

Sıra Şehir İl Nüfus

1BağdatBağdat ili9,500,000

2 Musul Nineve ili 3,000,096

3BasraBasra ili2,300,125

4 Erbil Erbil ili 1,293,820

5 Kerkük Kerkük ili 1,200,000

6 Felluce Anbar ili 850,992

7 Süleymaniye Süleymaniye ili 807,614

8 Kerbela Kerbela ili 800,347

9 Necef Necef ili 800,137

Yorum yapın