Anasayfa » Bilgi Formu » Sık Sık Meydana Gelen Depremler Neyin Habercisi ? Deprem Nedir ? Deprem Nasıl Oluşur ?

Sık Sık Meydana Gelen Depremler Neyin Habercisi ? Deprem Nedir ? Deprem Nasıl Oluşur ?

Sık Sık Meydana Gelen Depremler Neyin Habercisi ? Deprem Nedir ? Deprem Nasıl Oluşur ?, Elazığ Depremi, Deprem

Ülkemizde son günlerde yaşanan depremlerle alakalı herkesin kafasında soru işaretleri mevcut. Dün malesef’ki elazığ’da gerçekleşen 6.8 büyüklüğünde ki deprem 20 can aldı. Bundan bir kaç gün önce manisa, ardından ankara ve şimdide elazığ… Dün akşam saatlerinde meydana gelen bu afette tüm Türkiye elazığ için seferber olmuş durumda. Yakın illerden ve diğer illerden destek kamyonetleri, mobil fırınlar, prefabrik evler ve son olarakda 20 bin kişinin konaklayacağı bir çadırvan kurulacağı belirtildi. Yetkililerin artçı sarsıntıların bir kaç gün daha devam edebileceğini belirtirken, evlerinde çok hasar olan ailelerin başka yerlerde kalmasının insan sağlığı açısından öneminin altını çizdi. Ülkemizde yaşanan bu olayda herkes elazığ içn seferber olmuş durumda. Peki bu sık sık meydana gelen depremler neyin habercisi ? Deprem nedir ? Deprem Nasıl Oluşur ? Elaığ Depremi alakalı konularla sizleri bilgilendirmek için bu yazıyı hazırladık.

Deprem Nedir ?

Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayına “DEPREM” denir. Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır. Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yeryuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına “SİSMOLOJİ” denir.

Deprem Nasıl Oluşur ?

Dünyanın iç yapısı konusunda, jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen verilerin desteklediği bir yeryüzü modeli bulunmaktadır. Bu modele göre, yerkürenin dış kısmında yaklaşık 70-100 km.kalınlığında oluşmuş bir taş küre (Litosfer) vardır. Kıtalar ve okyanuslar bu taş kürede yer alır.Litosfer ile çekirdek arasında kalan ve kalınlığı 2.900 km olan kuşağa Manto adı verilir. Manto’nun altındaki çekirdeğin Nikel-Demir karışımından oluştuğu kabul edilmektedir.Yerin, yüzeyden derine gidildikçe ısının arttığı bilinmektedir. Enine deprem dalgalarının yerin çekirdeğinde yayılamadığı olgusundan giderek çekirdeğin sıvı bir ortam olması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Manto genelde katı olmakla beraber yüzeyden derine inildikçe içinde yerel sıvı ortamları bulundurmaktadır.
Taşküre’nin altında Astenosfer denilen yumuşak Üst Manto bulunmaktadır.Burada oluşan kuvvetler, özellikle konveksiyon akımları nedeni ile, taş kabuk parçalanmakta ve birçok “Levha”lara bölünmektedir. Üst Manto’da oluşan konveksiyon akımları, radyoaktivite nedeni ile oluşan yüksek ısıya bağlanmaktadır. Konveksiyon akımları yukarılara yükseldikçe taşyuvarda gerilmelere ve daha sonra da zayıf zonların kırılmasıyla levhaların oluşmasına neden olmaktadır. Halen 10 kadar büyük levha ve çok sayıda küçük levhalar vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, Astenosfer üzerinde sal gibi yüzmekte olup, birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği bir hızla hareket etmektedirler.

Elazığ Depremi

Türkiye, dün akşam saat 20.55’te Elazığ’dan gelen son dakika deprem haberiyle sarsıldı. Kandilli verilerine göre, deprem 6.8 büyüklüğünde meydana geldi. Kilis’ten Samsun’a Irak’tan Suriye’ye kadar çok büyük bir bölgede hissedilen deprem, Elazığ ile Malatya’da yıkıma neden oldu. Depremde ilk belirlemelere göre 22 kişi hayatını kaybederken, 1030 kişi de yaralandı. Deprem sonrası 97 artçı deprem kaydedildiği bildirildi. Deprem sonrası Elazığ’a giden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Elazığ’da meydana gelen depremin ardından açıklamalar bulundu. Elazığ dün 6.8 şiddetindeki depremle sarsıldı. Dün saat 20.55’teki depremin merkezi Sivrice ilçesi olarak açıklandı. Kandilli Rasathanesi depremin büyüklüğünü 6.5, derinliğini ise 5 km olarak açıklarken AFAD depremi 6.8 büyüklüğünde ve yerin 6.7 km altında olarak açıkladı. Deprem Malatya, Diyarbakır, Tunceli, Mardin, Bingöl, Bitlis, Suriye ve Irak’tan hissedildi. Vatandaşlar depremle beraber panik halinde evlerinden sokaklara çıktı. Bu depremden sadece 13 dakika sonra 5.4, saat 21.17’de 5.1 büyüklüğünde artçı sarsıntılar kaydedildi.
Kandilli: 40 km’lik bir hattın kırıldığını düşünüyoruz Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi de depremin büyüklüğünü 6,6, derinliğini ise 5 kilometre olarak verdi.Kurumların büyüklük değerleri arasındaki fark her iki kurumun da depremin büyüklüğünün ölçümüyle ilgili farklı bir değeri baz almasından kaynaklanıyor. Kandilli, Richter ölçeği olarak da bilinen yerel büyüklüğü (ML) gösteren veriyi kullanırken, AFAD ise büyüklük göstergesi olarak moment büyüklüğünü (Mw) veriyor.

Sık Sık Yaşanan Depremler Neyin Habercisi ?

Cenâb-ı Hak, bu âfet ve felâ­ketlerle insanoğluna ne kadar da derin bir acziyet ve hiçlik içerinde bulunduklarını ve bu cihandaki asıl vazifelerinin kulluk olduğunu hatırlatır. Ayrıca dünyanın fânîliğini, ölümü ve esas hayatın âhiret olduğunu bildirir. Bilhassa kıyâmeti, yani kâinat çapındaki o büyük infilâkı hatırlatarak biz kullarını îkaz buyurur. Meselâ fay hatları… Allah Teâlâ toplumları, fay hattını harekete geçirmeden, yani zâhirî bir sebep olmaksızın da helâk edebilir. Ancak daha evvel bu fay hatlarını takdîr edip onları devamlı olarak kullarının gözleri önünde bulundurmak sûretiyle, kıyamet günü mutlakâ gerçekleşecek olan hakîkati her an îkâz ediyor.
Böylece insanoğlunun âhiret yurduna hazırlıkta gaflete düşmeyip uyanıklık hâlinde olması için bir nevî lûtufta bulunuyor. Elbette bu îkâz-ı ilâhîler fay hatlarından ibâret değil… Sel, fırtına, tedâvîsi mümkün olmayan bulaşıcı hastalıklar vs. hep bu kabildendir. Bu ilâhî îkazlar olmasaydı, insanoğlu ansızın ve gâfilâne bir şekilde ölümün pençesine düşer ve ebedî felâkete dûçâr olurdu. Bu itibarla, merhamet sahibi olan Allah Teâlâ, kullarının dikkatlerini mutlak gelecek olan hakîkatlere çekmek ve çok geç olmadan önce mânen uyandırmak için muhtelif hâdiseleri bir “âdetullah” olarak tahakkuk ettirmektedir. Hakîkaten, birtakım âfetlerde, kurunun yanında yanan yaş ağaçlar misâli, mâsum çocuklar ve sâlih kimseler de vefât ederek hükmen şehîd olmaktadır. Bu iptilâları Cenâb-ı Hak bâzı kullarının günahlarına keffâret kılmakta, bâzılarının ise mânevî derecelerini yükseltmeye vesîle etmektedir. Nitekim bu husustaki bâzı hadîs-i şerîflerde şöyle buyrulur: “Bir kul kendisi için (Cennet’te) hazırlanmış olan makama ameliyle erişemeyecekse, Allah onun bedenine veya malına veya çoluk-çocuğuna bir belâ verir. Sonra (Allah) o kulu bu musîbete sabretmeye muvaffak kılar. Nihâyet (Allah) o kulu kendi katında hazırlamış olduğu makama eriştirir.” (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 1/3090; Ahmed, V, 272) “Kulun Allah indinde bir mevkii vardır ki, ona ibadetle erişemez. O mevkiye erişinceye kadar Allah, onu hoşuna gitmeyen (iptilâ ve musîbetler)le imtihan eder.” (Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, II, 292)

Not: Elazığ ve Malatya’da deprem nedeni ile hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Güzel Sözleri ailesi olarak Allahtan Rahmet yakınlarına baş sağlığı diliyoruz. Yaralılara da acil şifalar dileriz. Ülkemizin bu afette en az hasarla atlatmasını canı göünülden temenni eder, bir daha böyle vakaların yaşanmaması için gerekli tedbirlerin alınmasını önemle rica ederiz.

Yorum yapın