Anasayfa » Genel » Sinestezi Nedir?

Sinestezi Nedir?

Sinestezi, Sinestezi nedir, Sinestezi ne demek, Sinestezi hakkında bilgiler, Sinestezi kimlere denir, Ne için Sinestezi denir, Sinestezi ile ilgili kısa bilgiler

Sevgili okurlar, sizlere Sinestezi hakkında bilgiler vereceğiz. Peki Sinestezi nedir, Sinestezi hakkında bilgiler, Sinestezi ne demek? Hepsi ve daha fazlası yazımızda.

Sinestezi Nedir?

Sinestezi: Bir Duyuyu Başka Bir Duyu İle Algılamak Anlamına Gelir. Sinestezik Kişilerde Belirli Bir Duyunun Uyarılması, Olağanın Dışında Bir Duyusal Deneyimi Tetikler: Renkler İşitilebilir, Biçimler Tat Kazanır Ya Da Sistematik Olarak Başka Duyusal Karışımlar Yaşanır. Kısaca, Bir Ses Ya Da Müzik Kesiti Yalnızca İşitilmekle Kalmaz, Aynı Zamanda Görülebilir, Tadılabilir Ya Da Dokunabilir Olur.

Sinestezi, Farklı Duyusal Algıların Birleşmesi Durumudur. Zımpara Kâğıdına Dokunduğunuzda Fa Diyez Sesi Alır, Önünüzdeki Tavuğu Tattığınızda Parmak Uçlarınızda Karıncalanma Hisseder Ya Da Bir Senfoniyi Maviler Ve Altın Renkleri Eşliğinde Dinlersiniz. Diğer Bütün Yönleriyle Normal Olan Her Yüz Kişiden Biri, Sinestezi Adı Verilen Durumdan Ötürü Dünyayı İşte Böyle Algılar. Sinestezik Kişiler Bu Etkilere Öylesine Alışmıştır Ki, Başkalarının Da Aynı Deneyimleri Yaşamadığını Anladıklarında Genellikle Şaşırırlar. Bu Tür Deneyimler, Hiçbir Anlamda Patolojik Birer Anormallik Değildir; Sadece İstatistiksel Açıdan Sıra Dışıdır.

Sinestezi Hakkında Bilgiler

Çoğumuz İçin Şubat Ya Da Çarşamba, Uzayda Belirli Bir Konuma Sahip Değildir. Ama Bazı Sinestezik Kişiler Sayılar, Zaman Birimleri Ve Dizi Ya Da Sıralamayı İçeren Başka Kavramlar İçin Kesin Konumlar Algılarlar. Örneğin, 32 Sayısının Bulunduğu Noktayı, Aralık Ayının Nerede Yüzdüğünü Ya Da 1966 Yılının Nerede Yattığını Size Gösterebilirler.

Sanal Alemin Bunaltıcı Dünyası İçerisinde Oldukça Saçma Bir Eğlence Olarak Görülen Birbirine Benzeyen Sayılardan Belli Birini Seçme Konusunda, Sinestezi Hastaları Üzerinde Ciddi Araştırmalar Yürütülmektedir. Şurada, 5 Sayıları İçerisine Gizlenmiş 2 Sayılarının Olduğu Bir Dizi Görülmektedir. Sinestezi Hastaları Bu Sayılar Arasındaki Farkları Normal İnsanlardan Çok Daha Hızlı Görebilirler.

Birçok Zihinsel Hastalığın Aksine, Sinestezi Hastaları Genellikle Son Derece Yaratıcı Ve Algı Kapasiteleri Son Derece Yüksek Bireylerdir. Örneğin, Birçok Sinestezi Hastasında Hafıza Diğer İnsanlardan Çok Daha Güçlüdür (Daniel Tammet İsimli Bir Sinestezi Hastası Pi Sayısının 22.514 Basamağını Ezbere Bilmektedir). Pi Sayısını Ezberlemek Doğada Nasıl Bir Avantaj Sağlayabilir Diye Düşünüyor Olabilirsiniz. Ancak Vahşi Hayatta Hafızanın Ne Kadar Önemli Olabileceği Üzerine Düşünecek Olursanız, Bunun Faydalarını Görebilirsiniz.

Ünlüler Ve Sinestezileri

Sinestezi Yeteneği En Çok Sanatçıların, Yazarların Yaratıcılığına Ve Üretimine Katkıda Bulunmuştur. Birçok Ünlü Sinestezik Vardır: Vladimir Nabokov, Amy Beach, Gyorgy Ligeti, Joachim Raff, Henrik Wiese, Franz Liszt, Olivier Messiaen, Konstantin Saradzhev Ve Bilim Adamı Nicola Tesla İle Fizikçi Richard Feynman Bunlardan Sadece Bir Kaçıdır.

Rus Besteci Ve Piyanist Alexander Scriabin (1872-1915) Kendi Sinestezisini, Orkestra, Piyano, Org Ve Koro İçin Yaptığı Beste İle İfade Etmişti: “Prometheus, The Poem Of Fire” (1910). Scriabin, Notaları “Parlak Ve Çakan Işıklar” Olarak Hissediyordu.

Fransız Besteci Olivier Messiaen İse Bestelerinin Sinestezik Durumundan Doğduğunu Söylüyordu: “Ne Zaman Bir Müzik Dinlesem Veya Notalara Baksam, Renkleri Görürüm… Bryce Canyon’ın Piyesine Beste Yaptığımda, Uçurumların Rengi Kırmızı Ve Turuncuydu.”

Vasilly Kandinsky (1866-1944) De Sinestezikti. Duyusal Birleşmenin En Derin Sempatizanı Olmalıydı; Çünkü Ressamdı. Bunun Sonucu Olarak, Renkler Ve Sesler Arasındaki Uyumu Tablolarında En Güzel Şekilde Yansıttı. Her Resminden Sonra, Resimlerindeki Derinliği Açmaya Çalışan Temel Yazılar Kaleme Alırdı.

Kandinsky, Tablolarını Tanımlamak İçin Müzikal Terimler Kullanmıştı. Resimlerinde Olduğu Gibi Derslerinde De Temel Amaç, Nesnelerin Yapısına Ulaşmak Ve Simgeleştirmekti. Sanatını “Lirik Geometri” Olarak Tanımlıyordu. Kendisine Göre, Resimleri Sezgisel Kökenliydi.

Yine Ünlü Nobel Ödüllü Fizikçi Ve Besteci Richard Feynman (1918-1988) Da Sinestezikti. Atom Bombasının Yaratımına Katkıda Bulunmuş, Kuantum Elektrodinamiğinde Yeni Perspektifler Yaratmış, Çoğu Maya Hiyerogliflerinin Çevirmeni Bu Enteresan Karakter, Harfleri Ve Sayıları Renk Olarak Deneyimliyordu: “Bir Denklem Gördüğüm Zaman, Karakterleri Renk Olarak Görüyorum. Neden Bilmiyorum… Parlak J’ler, Hafif Menekşe – Mavi N’ler Ve Koyu Kahverengi X’ler…”.

Besteci Ve Yazar Vladimir Nabokov Da Sinestezikti. “Speak Memory” (1966) Adlı Otobiyografisinde, Bu Deneyimlerini Çok Açık Olarak Dile Getiriyor; “Renkleri İşittiğini, Ancak İşitmenin Uygun Bir Tanımlama Olamayacağını” Da Belirterek X’i Sert Metal, Z’yi Yıldırım Bulutu Gibi, Q’yu K’dan Daha Kahverengi, P’yi Olgunlaşmış Elma Yeşilinde, T’yi İse Fıstık Yeşili; G, H Ve J Harflerini İse Kahverenginin Farklı Tonlarında Deneyimlediğini Söylüyordu.

Bir Diğer İsim, Johann Wolfgang Von Goethe (1749 -1832). On Sekizinci Yüzyılın Sonlarında, Klasik Renk Kuramının Gerçeği Açıklamadaki Yetersizliğini İlk Fark Edenlerden Biri De Oydu. Renk Kuramını İlk Açıklayan İsim Olarak Kabul Edilen İsaac Newton’un Fikirlerini Tartışmaya Açması İle Renk Anlam Sinestezisine Katkısını Kabul Etmek Gerekir: “Dünyada Çığır Açmak İçin İki Şey Gerekir: İyi Bir Kafa Ve Büyük Bir Miras… Ben Kendi Adıma Newton Öğretisinin Hatasını Miras Aldım” Diyerek Newton’un Fikirlerini Eleştirmekteydi.

Goethe En Çok, Rengi Ve Işığı Gerçekte Nasıl Gördüğümüz, Dünyayı Ve Sanrıları Nasıl Yarattığımız Sorusu İle İlgileniyordu. Ona Göre Bütün Bunlar “Newton’un Fiziğiyle Değil; Beynin Henüz Bilinmeyen İşlevlerinin Açıklanmasıyla” Öğrenilebilecekti. Bu Tezini De “Görsel Sanrı Nörolojik Bir Gerçektir” Sözüyle Özetliyordu.

Goethe’nin 1810 Tarihli “Zur Farbenlehre (Renkler Kuram)” Adlı Çalışmasını Şiirsel Eserlerine Eşdeğerde Tuttuğunu Da Eklemek Lazım. Ne Ki Bu Yaklaşımı, Çağdaşları Tarafından Önemsenmedi; Küçümsendi Ve Unutulup Gitti.

Sinestezi Kimlere Denir?

Renk Kuramının Optiğiyle İlgilenen Hermann Von Helmholtz (1892), Daha Sonra Bu Eserden Etkilenerek “Renklerin Sürekliliği”Ne Yöneldi Ve Eşyanın Renginin Sürekliliğinin Onun Sınıflandırılmasını Sağladığını Öne Sürdü. Ona Göre Rengin Sürekliliği, Genel Anlamdaki Görsel Sürekliliğini, Kaotik Duyular Selinden İstikrarlı Ve Anlamlı Bir Görsel Dünya Oluşturma Yolunun Öznel Bir Örneğini Oluşturuyordu.

Yorum yapın