Anasayfa » Genel » Stockholm Sendromu Nedir

Stockholm Sendromu Nedir

Stockholm Sendromu Denen Sendromun Neden Öyle Adlandırıldığını Sizler İçin Araştırdık

23 Ağustos 1973 Saat Sabahın 10 U. Stocholm’deki Kreditbanken Adlı Bankaya Giren Kara Gözlüklü Ve Siyah Peruklu Bir Soyguncu, Sağa Sola Ateş Ederek “Parti Başlasın!” Diye Bağırır. Bu Kişiye Daha Sonra Bir Arkadaşı Daha Katılır. Soyguncular Yanlarında Getirdikleri Silah Ve Patlayıcı Maddelerle Banka Çalışanı Olan 4 Kadını Rehine Alıp, Diğer İşçi Ve Müşterilerin Kaçmasına İzin Verirler. Böylece 6 Gün Sürecek Rehin Alma Ve Polise Direnme Eylemi De Başlamış Olur.

Olay Yerine Ulaşan Polis Birlikleri Bankaya Girmek İsteseler De, Soyguncuların Direnciyle Karşılaşır Ve Başarısız Olurlar. Dışarıdan Bankadakilerle İletişime Geçerler. Soyguncuların İstekleri Ceza Evindeki Bir Arkadaşlarının Bankaya Getirilmesi Ve Yanında Bir Spor Arabanın Da Bankanın Önünde Hazır Bulundurulmasıdır. Talepler Yerine Getirilir. Ama Ortada Bir Sorun Vardır: Polis Ablukası Kalkmadan Buradan Nasıl Çıkılabilir? Soyguncular Ablukanın Kaldırılmasını Ve Böylece Karşılığında Tüm Rehineleri Bırakacaklarını Söylerler. Polis Tabi Ki Bu İsteği Red Eder.

Banka Etrafındaki Gergin Bekleyiş Devam Eder. Bu Sırada Gazeteciler, Polis Barikatı Ardında Nöbet Tutar, Radyo Ve Televizyonlar Olay Yerinden Canlı Bağlantılar Kurar.
Halk Da Büyük İlgiyle İzleyerek İşin Sonunu Bekler.

Buraya Kadar Yazılanlar Klasik Bir Soygun Hikâyesi Gibidir Ama Hikâyenin İlginç Tarafıysa Bankanın İçinde Yaşananlardır Aslında.

6 Gün Boyunca Rehin Tutulan Banka Çalışanları İle Soyguncular Arasında Pozitif Diyaloglar Oluşur. Rehineler Sonunda Soyguncuların Onları Öldürmek İstemediklerine, Sadece Buradan Çıkıp Gitmek İstediklerine İnanırlar. Onlara Göre Soyguncular Aslında Gayet İyi İnsanlardır. Yaşam Koşulları Onları Bu İşi Yapmaya İtmiştir. Asıl Suçlu Ablukayı Kaldırmayan Polistir. Çünkü Rehineler Eğer Abluka Kalkmış Olsaydı İşin Şimdiye Kadar Çoktan Biteceği İnancındadırlar.

Bir Süre Sonra Soyguncular, Kuşatmanın Kalkabilmesi İçin Rehineler İle Basın Görevlilerinin İlişki Kurmasına İzin Verirler. Telefonla Dışarıdakilerle İlişki Kuran Rehineler, Ablukanın Kaldırılması İçin Dil Dökerler Ama İstekleri Yine De Yerine Getirilmez Polisler Tarafından.

6 Gün (131 Saat) Sonunda Polis Bankaya Gaz Püskürtücü Atarak Operasyon Gerçekleştirip Soygunu Sona Erdirir. Fakat Operasyon Sırasında Herkesi Şaşırtan Bir Olay Yaşanır. Rehineler De Soyguncularla Birlikte Polise Karşı Koyarlar.
Dahası Dava Sürecinde Soyguncuların Aleyhine Tanıklık Yapmayı Red Eden Rehineler, Tuhaf Bir İşe Daha Başvururlar: Aralarında Para Toplayıp Savunmalarına Yardımcı Olmaya Çalışırlar. Hatta Hapisten Çıkınca Ailece Birbirleriyle Görüşmeye De Devam Ederler.
Olanları Yargılamak Yerine, Onları Anlamaya Çalışanların Çabası Sonucu Oluşan Bu Duruma Literatürde “Stockholm Sendromu” Denir.

Stockholmes sendromu

Fbi Araştırmalarına Göreyse Adam Kaçırmak Ve Rehin Alma Oranlarının %27 Sinde Rehineler Üzerinde Bu ‘’Stockholm Sendromu’’ Etkisini Göstermektedir.

En Çok Savaş Esirleri, Rehineler, Cinsel Tacize Maruz Kalan Çocuklar, Tarikat Üyeleri, Pazarlanan Hayat Kadınları Ve Aile İçi Şiddet Mağdurlarında Görülen Bu Stockholm Sendromu’nun Sebebi İnsanoğlunun Hayatta Kalma İçgüdüsüdür.

Sendrom Genelde Şu Şekilde Gelişir: Önce Dış Dünyadan Tamamen Soyutlanmış Durumdaki Kurban, Kendisine Baskı Yapan Kişinin Şiddet Eğilimlerini Fark Eder, Onun Kendisini Öldürebileceğini Hisseder Ve Bu Ölüm Korkusu Arttıkça Hayatta Kalma İsteği De Paralel Olarak Artar. Baskıcının Karşısında Giderek Zayıf Düşen Kurban, Onun En Küçük İyiliğini Bile Gözünde Büyütüp Minnet Duygusuyla Dolar. Bir Süre Sonra Kendini Baskıcının Yerine Koyup Olayları Onun Gözünden Görmeye, Ona Karşı Hoş Duygular Göstermeye Başlar; Yaptıklarına Hak Vermeye Başlar. Baskı Gösterene Kendini Yakın Hisseder Ve Ondan Kendisine Bir Zarar Gelmeyeceği Hissiyle Kendini Rahatlatır. Kurban Sonunda Sahip Olduğu Tek Olumlu İlişkisinin Baskıcıyla Aralarındaki İlişki Olduğunu Düşünerek Bu İlişkiyi Kaybetmemek Adına Elinden Geleni Yapar.

Yorum yapın