Anasayfa » Genel » Uzay Yarışları Nasıl Başladı

Uzay Yarışları Nasıl Başladı

İnsanoğlu her zaman gökyüzüne bakmış ve bunlardan anlamlar çıkarmıştır yıllar ilerledikçe uzaya olan merak sürekli artmış ve insanlığın bilim ve teknolojide ilerlemesi ile artık uzay gözlemlenmeye ve zamanla dahada gelişen imkanlar dahilinde uzaya ilk yolculuk yapılmış daha sonrasında insanoğlu ülkeler ve hatta şirketler uzaya girmek için birbirleriyle bir rekabete girmiştir işte bugün size bu rekabetten biraz bahsetmek istiyoruz.

Yaklaşık 4 milyar yıllık dünya’mızda insanoğlu ayaklarını yere sağlam basıp yerleşik yaşama geçeli yalnızca 10000 yıl oldu. Tabi hayatın kolaylaşmasıyla beraber, insanlık kendine zaman ayırdıkça farklı ilgi alanları oluşmaya başladı. Bunların belki de en ilgi çekici olanı, gökyüzü idi. Gündüz güneş’in kavurucu sıcağı ve müthiş parıltısı.. İnsanlık binlerce yıl boyunca güneş’e taptı, onu tanrısallaştırdı. gece ise ay, Venüs ve diğer yıldızlar insanoğlunu kendisine hayran bıraktırdı.

insanlık kendini geliştirdikçe böbürlenmeye, kendini herşeyden üstün görmeye başladı. doğanın tüm nimetlerini sonuna kadar sömürebilen zamanın gelişmiş medeniyetleri, dünya’yı +kainat’ın merkezi ilan etti. Bir zamanlar taptıkları güneş ve yıldızlar o yüzyıllarda dünya’mızın etrafında dönen basit cisimler oldular. 1500’lerin ortalarına kadar bu böyle devam etti.

Savaşçı ve baskıcı toplum liderlerine karşı reformist hamlelerde bulunan batı toplumları, ayaklanmalarının karşılığını, bilimsel çalışmalarıyla almaya başladıktan sonra, insanlık tarihi, geri dönülmez bir çağa girdi. Bu yeni çağda, coğrafi keşifler, bilimsel ve teknolojik devrimler ile birlikte sanayileşme dönemine yaklaşıldı. Ünlü bilim adamı kopernik’in kuramından yola çıkılarak dünya’nın evrenin merkezi olmadığı, güneş sistemi’nde dolaşan bir gezegen olduğu da bu yüzyıllar içerisinde, dini ve feodal toplum baskılarından sıyrılarak insanlık tarafından iyice kabul edilmiş oldu.

Son yüzyılda ardarda gelen müthiş buluşlar, insanoğlunun geldiği noktayı gözler önüne seriyor. Ulaşım, haberleşme, yerleşim, sağlık alanlarında bilimin sınırlarını zorlayan insanlık, uzay bilimleri konusunda önceki binlerce yılda geliştirdiği teorileri belki de çöpe atacak inanılmaz keşifler yaptı. Özellikle 2. Dünya savaşı sonrası soğuk savaş döneminde a.b.d. ve s.s.c.b. Arasındaki uzay rekabetiyle beraber hayallerin ötesine yolculuk başladı.

Sovyetler birliği dünya’nın ilk yapay uydusu olan Sputnik-1 ‘i uzaya gönderirken 1961 yılında uzaya çıkan ilk insan Yuri Gagarin, vostok-1 isimli kapsül ile dünya’yı uzaydan görmeyi de başarmış oldu. Amerika birleşik devletleri uzaya çıkan ve dünya yörüngesinde rahatlıkla teknolojisini konuşturan Sovyetlere karşı, Ay’a insan göndermeyi başararak uzay rekabetine değişik bir boyut kazandırdı. 1969 yılında gönderilen apollo-11 uzay aracı ay’ın yüzeyine başarıyla indi ve neil Armstrong Ay’a ayak basan ilk insan oldu. ‘’bir insan için küçük fakat insanlık için büyük bir adım’’ dı bu, meşhur astronotun dediği gibi..

Ay’a gitmenin maliyetine katlanmak istemeyen Sovyetler 70’lerin başında uzay istasyonu projeleriyle ses getirdi. uzayda bir inşaa yapılması, kozmonotların uzay ortamındaki fiziksel durumları konularında veriler elde edildi. bu hamleye karşılık a.b.d., 1973 yılında 77 tonluk Skylab uzay istasyonunu dünya yörüngesine oturttu. toplam 5 uzay kuruluşunun (nasa, esa, jaxa, csa, rsa) ortak projeleri olan ‘’uluslararası uzay istasyonu’’, 1998 yılında uzaya gönderilerek dünya dışında yeni bir çalışma ve üs alanı oluşturulmuş oldu.

voyager programı / yıldızlar arası ilk yolculuk

20 ağustos 1977 ve 15 eylül 1977 tarihlerinde nasa tarafından uzaya gönderilen voyager-1 ve voyager-2 uzay sondaları ile güneş sistemindeki diğer gezegenlerin daha yakın görüntülerinin alınması ve sistem dışına yolculuk hedeflendi. Sırasıyla Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün gezegenlerini ziyaret edip fotoğraflar gönderen bu araçlardan voyager-1, 2012 yılında güneş sistemi’nin dışına çıkarak yıldızlararası uzaya ulaşan ilk aygıt olmuştur. Saniyede 17 kilometre hızla ilerleyen voyager-1 ‘in 2020 yılına kadar görevini sürdürmesi beklenmekte.

 

19 ocak 2006 yılında ise new horizons isimli insansız uzay aracı, güneş sistemi içindeki plüton ve diğer cüce gezegenlere yakınlaşarak, yapıları ve atmosferleri hakkında bilgi elde etmek amacıyla gönderildi. 2015 yılından itibaren Plüton ile ilgili görüntüleri göndermeye başlayan new horizons, tahminlere göre 2019 yılında kuiper kuşağı’na girecek ve diğer cüce gezegenleri ziyaret edecek.

bilimsel ve teknolojik gelişmeler içinde bugüne kadar zirve olarak kabul edilen, yeni çağın adeta habercisi konumundaki büyük gözlemevleri programının ilk ayağı, hubble uzay teleskobu nisan-1990 yılında uzaya gönderildi ve yörüngeye oturtuldu. teleskobun teknik arızaları 1993’teki uzay mekiği yolculuğunda giderildi ve teleskop o zamandan günümüze kadar elde ettiği görüntüler sayesinde evren’in tahmin edilenden çok daha eski olduğunu kanıtladı. evrenin yaşı şimdi bildiğimiz kadarıyla 13.700.000.000 dünya yılı… ayrıca, içinde yaşadığımız güneş sisteminden ve içindeki gezegenlerden trilyonlarca, benzer sistemlerin içinde olduğu galaksilerden de milyarlarca daha bulunduğu görüntülerle elde edilen çok kesin bilgilerden..

… ve beklenen an.. artık insanlık tarihinde geri dönüşü olmayacak bir bilgi akışına şahit olacak bir nesil olarak kendimizi şanslı adledebiliriz. çünkü uzun zamandır yapımı devam eden bu teleskop uzaya gönderileceği günü bekliyor. 2018 ekim’inde fırlatılması planlanan james webb uzay teleskobu, tam 1.5 milyon km uzaklıkta yörüngeye oturtulacak, yani ay’dan 4 kat daha uzağa.. bunun en önemli sebebi dünya’nın ve ay’ın yarattığı atmosferik bulanıklıkların görüntülere yansımasının engellenecek olması.. bu teleskop, kızılötesi çalışarak hubble’ın göremediği ve evren’de varolan daha uzak gezegen ve cisimleri gözlemlemeyi hedefliyor.

Uzay ve Zaman İle İlgili Diğer Yazılarımıza Buradan Ulaşabilirsiniz.

 

Kozmik Takvim Nedir?

Ay Yok Olsa Nasıl Olurdu

Yorum yapın