Anasayfa » BİLGİ ANSİKLOPEDİSİ » Büyük Patlamaya Dünyanın Bakışı

Büyük Patlamaya Dünyanın Bakışı

Big-Bang’in Keşfine Dair Deliller:

Big Bang’e Kadar Tarihteki İnanç Ve Fikir Akımlarının Evren Hakkındaki Görüşleri:sizlere Büyük Patlama Teorisinden Ve Bilim İle Yapılan Araştırmalardan Önce Evren Hakkında Nasıl Düşünceler Olduğu Konularından Biraz Bahsetmek İstiyoruz

Sahi? Geçen Yüzyılla Kesinlik Kazanan Big-Bang Öncesinde; Dinler, Felsefi Akımlar, Evren Hakkında Ne Gibi İddialar Ortaya Koyuyorlardı?

Kopernik Ve Kepler’in Gösterdiği Güneş Merkezli Sistem, Galile’nin Gözlemleri Ve Fiziğe Yaklaşımı, Evrenin Daha İyi Anlaşılmasını Sağlıyordu. Fakat Gezegenleri Neyin Yörüngede Tuttuğu, Dünya’nın Altındakilerin Neden Düşmediği Gibi Sorular Cevaplarını Bulamamıştı. İşte Tüm Bu Soruların Yerine Oturması İçin Bir Dev Gerekiyordu. O Dev De Newton’du.

Bu Yasa Sayesinde Dünya’nın Altındakiler(!) Düşmüyordu, Bu Yasa Sayesinde Tüm Gezegenler Yörüngelerinde Hareket Ediyordu. Bu “Evrensel Çekim Yasası” İdi. Newton Bu Yasayı Matematiksel Denklemleriyle Ortaya Koydu. Yer Çekimi, Cisimlerin Kütlelerinin Karesiyle Doğru Orantılı, Cisimlerin Arasındaki Mesafenin Karesiyle İse Ters Orantılıydı.

Durun, Daha Big-Bang’i Keşfetmedik! Bize Üç Kişi Daha Lazım.

Newton’un Çekim Yasası, Her Şeyi Açıklayamıyordu: Eğer Mutlak İşleyen Bir Çekim Yasası Olsaydı, Belki De Bütün Gök Cisimleri Birbirine Yapışacak Ve Evren Tek Bir Kütle Haline Gelecekti.

Newton Bu Sorunu Fark Etmişti Ancak Bunu “Bu Evren Sonsuz Büyüklüktedir, O Yüzden Birbirlerine Yapışmıyorlar” Gibi Bir Argümanla Gidermeye Çalıştı, Ancak Bu Sorunu Gidermiyordu.

İşte Tam Bu Noktada, Friedmann, “Evren Genişliyor İse, Birbirlerine Olan Çekim Güçleri, Onları Birbirlerine Yapışmaktan Engelleyebilir!” Diyerek Sahneye Çıkmıştı. Bir Papaz Olan Lemaitre De, Evrenin Genişlediğini Akli İlkelere Yönelerek Anlamıştı. Böylece Birçok Bilim Çevresinden Önce, Big-Bang’in Önemini Kavrayan İlk Olarak Kilise Oldu Ve 1951 Yılında “Big-Bang’in Dinsel Metinlerle Uyumluluğunu” Vurgulayan Bir Açıklamada Bulundu.

Einstein De Bayrağı Başka Bir Yerden Tutuyordu: O Da “Zaman Kavramı”Nın, Uzaydan Bağımsız Düşünülemeyeceğini “İzafiyet Teorisi” İle Göstermişti. Bu Ne Demek Oluyor? Big-Bang İle Sadece Evren Değil, Aynı Şekilde Zaman Da Doğdu!

Evrenin Başlangıcı Milyarlarca Derece Olarak Nitelendirebileceğimiz Kadar Çok Sıcaktı, Bu Durumda Evren Sıcak Elektron Ve Protonlarla, Yüksek Enerjili Fotonlarla Doluydu. Evren Genişledikçe Işınım(Radyasyon) Soğuyacak Ve Günümüzde De Elektromanyetik Tayfın Mikrodalga Bölgesinde Gözlenebilecekti. Bu Gözlemle De, Big Bangin En Büyük Delillerinden Birine Erişilmiş Oldu.

Bunların Etkisi Ne Oldu?

Bilim Çevrelerinden Bazı Kimseler, Bu Gerçekleri İnkar Etmeye Yeltendiler. Elbette İlk İnkar Etmeye Kalkanlar, Bu Teoriyi Mizaha Alanlar, Dönemin “Marksist Ateistler”İ Ve “Materyalistler”İ Oldu.

Nitekim Fred Hoyle, Bir Radyo Programında, Evrenin Bir Bütün İken Ayrılıp Genişlediğini Savunan Görüşten “Big Bang” Diye Alaycı Bir Şekilde Söz Etti. Bundan Sonra Big Bang (Büyük Patlama) İsmi Meşhur Oldu Ve Kendisiyle Alay Edilmek İçin Bu Teoriye Takılan Ad, Onun Gerçek Adına Dönüşüverdi.

Bununla Birlikte, Aynı Evrenin “Ebedi” Olmadığını, Öteden Beri Tek Tanrılı Dinlerin İddia Ettiği “Bir Sonla Karşılaşacağını” İspatlıyordu. Zira Zaman Kavramı İçinde Var Olan Her Şey Doğar, Yaşar Ve Ölür. Evren De Aynı Kanuna Sahipti. Evrenin Başlangıcının Var Olduğunu Kabul Edilmesi İse, “Tanrının Varlığına Karşı” Savunduğu Argümanların Tepetaklak Olması Demekti!

Sözü Materyalist Felsefenin Ünlü Savunucularından Yazar Georges Politzere Bırakalım:

“Felsefenin Temel Sorunu İşte Budur. Hangi Tarzda Ortaya Konursa Konsun, Bu Sorunun Ancak Mümkün İki Cevabı Olabilir. Ya Madde (Varlık, Tabiat) Ebedi, Sonsuz Aslidir Ve Ruh (Düşünce, Bilinç) Türemedir. Ya Da Ruh (Düşünce, Bilinç) Ebedi, Sonsuz, Aslidir Ve Madde (Varlık, Tabiat) Türemedir.”

Örnek Olarak Dönemin Meşhur Materyalistlerden Biri Olan Sir Arthur Eddington Ne Demiş Bir Bakalım:

“Evrenin Başlangıcı Olduğu Fikrini Felsefi Açıdan İğrenç Buluyorum…”

Elbette, Neden İğrenç Bulduğu Okurların Takdirine Bırakılabilecek Yorumdur.

Aynı Şekilde Big Bang, Çok Tanrılı Dinler Adına Problem Teşkil Eden Bir Realiteydi. Örnek Olarak Evrene Ait Maddesel Unsurlara İlahlık Addeden Binlerce Dinin Fikir Olarak Yok Olması Anlamına Geliyordu. Çünkü Bir İlah, Big Bang Patlaması İle Var Oldu İse Ölümlüdür. Bu İster Evrenin Maddesine Atfedilen Ruh Olsun, İster Maddenin Kendisi Olsun; İlahlık Niteliğini Kaybetmiş

Big Bang’den Sonra Oluşan Ayarlardan Bazıları:

– Evreni Meydana Getiren Patlama Biraz Daha Şiddetli Olsaydı, Evrendeki Tüm Madde Dağılırdı; Eğer Patlama Biraz Daha Yavaş Olsaydı, Bütün Madde Hemen Kapanacaktı. Her İki Durumda Da Ne Galaksiler, Ne Yıldızlar, Ne Dünyamız, Ne De Canlılar Oluşurdu. Patlamanın Galaksileri, Yıldızları, Dünya’mızı Ve Canlıları Oluşturacak Şekilde Olmasının Olasılığı Havaya Atılan Bir Kurşun Kalemin Sivri Ucu Üstünde Durması Kadar Bile Değildir.

– Big Bang’in Patlama Anında Eğer Daha Fazla Madde Olsaydı Evren Hemen Kapanacaktı. Eğer Patlama Anında Madde Daha Az Olsaydı Patlama Galaksileri Oluşturmadan Maddeyi Dağıtabilirdi.

– Big Bang’in Başlangıcının Çok Yüksek Sıcaklıkta Olması Sayesinde Atom-Altı Dünyadaki Oluşumlar Gerçekleşmiştir. Böylece De Galaksilerden Canlılara Kadar Olan Süreç Mümkün Olmuştur.

– Evrenin Başlangıçtaki Homojen Yapısı Da Galaksilerin Oluşmasının Bir Şartıdır. Başlangıç Homojenliğindeki Ufak Bir Azalma Galaksilerin Oluşmasına İzin Vermeyecek Ve Tüm Maddenin Karadeliklere Dönüşmesi Sonucunu Doğuracaktı. O Zaman Da Biz Var Olamayacaktık.

– Evrende Entropi Sürekli Artmaktadır. Bu İse Evrendeki Başlangıç Anında Çok Düşük Entropili Bir Başlangıcın Olması Gerektiği Anlamını Taşır. Bu Olasılığın Gerçekleşmesi İmkansızdır. Roger Penrose Düşük Entropili Bu Başlangıcın Gerçekleşme İhtimalini 123 10 10 ’ Te 1 Olarak Hesaplamıştır.

– Big Bang’den Sonra Açığa Çıkan Protonlar Ve Anti-Protonlar Birbirini Yok Eder. Canlılığın Oluşabilmesi İçin Proton Sayısının, Anti-Protonlardan Çok Olması Gerekiyordu Ve Öyle Olmuştur.

Yorum yapın