Anasayfa » Anlamlı sözler » Tövbe ile ilgili Sözler,Hadisler ve Ayetler

Tövbe ile ilgili Sözler,Hadisler ve Ayetler

Tövbe ile ilgili en anlamlı sözler, mesajlar,Ayetler ,Hadisler ve hikayeleri sayfamızda sizlere hazırladık.

Sayfanın Konusu;mevlananın tövbe ile ilgili sözleri,tövbe ile ilgili yazılar,tövbe ile ilgili cümleler,hz ali tövbe ile ilgili sözleri,tövbe ile ilgili hadis,tövbe ile ilgili komik sözler,gavs hz tövbe ile ilgili sözleri,tövbe istiğfar ile ilgili sözler,

Kimseyi kınama! Günahından haberin olabilir ama tövbesinden haberin olmaz!

Düne tövbe, bugüne secde, yarına dua yakışır.

Tövbe

Pişmanlık duymak, bir çeşit tövbedir. Hz. Muhammed s.a.v

Bizim tövbe ettiklerimiz milletin duası olmuş.

Tövbe de günah kadar, yapmacıksız olmalıdır. Ali Suad

En iyi silgi tevbedir. Samimiyse leke bırakmaz!

Gel be, gel işte. Küfrüm tövbeme karışsın, aklım fikrime.

Tövbe etmekle ilgili ayetler

Tövbeden daha büyük şefaatçi yoktur. Hz. Ali

O kadar günahı bir tevbeye sığdıran Rabbimiz var elhamdulillah.

Ey iman edenler. Samimi bir tövbe ile Allah’a dönün. Tahrim

Hz ömer resimli sözleri
Hz ömer sözleri

Tevbe edenlerle oturun, onların kalpleri yumuşak olur. Hz. Ömer

Senin ruhun benim ruhumun önünde diz çöküp tövbe eder!

Günahtan tövbe eden, günah işlemeyen kimse gibidir. İmam Ali Rıza

Hz ali resimli sözleri
Hz ali sözleri

Davet et, hayret et, af et, tövbe et ama ihanet etme! Mevlana

Günahından tevbe eden kimse, hiç günah işlememiş gibidir. Hadis-i Şerif

Allah, tevbe edenleri ve temizlenenleri sever. Bakara/222. Ayet

Hz muhammed s.a.v sözleri resimli
Hz muhammed s.a.v sözleri

Küfür şeytana mahsustur, tövbe insana. Aşk kadına yakışır, sevmek adama.

Yayılmış olan günahın, Tövbesini de yaymak lâzımdır. İmam-ı Rabbani

Ey haberi haber verenden habersiz. Senin tövben günahından beterdir. Mevlana

Günah işlemekten vazgeçmek, tövbe ile uğraşmaktan daha kolaydır. Hz. Ömer

Her insan hata eder. Hata edenlerin en hayırlısı ise tövbe edenlerdir. Timrizi, Kıyamet 49

Tövbe güvercini kalbe konsun af dalgalar saadet kervana gelip kapında dursun.

Dua et, karanlıklar ışık olsun. Şükret, gönlün huzur bulsun. Tövbe et, Mevlam kabul buyursun.

Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir. Bir solukta aşağılık dünyadan göğe sıçrayıverir. Mevlana

Allah, herhangi bir kuluna Tövbe etmeyi ilham etmişse, ona azap etmemeyi murat etmiştir. Hz. Ali

Alimin zellesinden korkun; onun hatasından ötürü edeceği tövbeyi bekleyin. Hz. Muhammed s.a.v

Tövbe etmek peygamber mesleğidir. Çünkü ilk tövbe eden, Baba Adem aleyhisselam’dır. Gavs-ı Sani

Ah kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın, tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme. Mevlana

Karanlık çöktüyse gönül şehrine; kalk v ışıkları yak. Unutma, Tövbe edene fatura kesmeyecek bir Rabb’in var.

Kuru kuruya Allah’ım seni seviyorum, demek yetmez. Tövbe gerek, dua gerek, namaz gerek, aşk gerek.

Mevlana sözleri

Nedamet ateşiyle dolu bir gönülle, nemli gözlerle tövbe et! Zira papatyalar güneşli v ıslak yerlerde açarlar. Mevlana

Günah mı işledin, hemen tevbe et. Unutma, insan suya düştüğü için değil, sudan çıkamadığı için boğulur.

Kim işlediği bir günahı hatırlar, ondan dolayı kalbi acı duyarsa, Ümm´ul-Kitab´da (Levh-i Mahfûz) o günah silinmiş olur. Abdullah B. Ömer

Firari saatlerin ardından gelen isyankar sokakların tövbekar evlatlarıyız diye her haksızlığa tahammül edecek halimiz yoktur.

Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışta bulunanlar başkadır; Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. Furkan Suresi-70

Gözyaşı Allah içinse eğer, mübârek ve mukaddestir. Gözyaşı pişmanlıktır, gözyaşı tövbedir, gözyaşı gözün niyazıdır, duâsıdır.

Tevbe’den maksat günahı bilip yapmamaktır. Amel-i salihte bulunmaktan maksat, kendini beğenmemektir. Şükürden maksat, aczini itiraf edip kulluğu bilmektir. Hz. Ömer

Öyle bir dua et ki; Günahın tövbenin büyüklüğünden ağlasın! Şeytandan yaradana sığın ki nefsin seni değil, sen nefsini yakasın.

Ey nefsim, sonra tevbe ederim ve iyi şeyler yaparım diyorsan, çlüm daha önce gelebilir. Pişman olur kalırsın. Yarın tövbe etmeyi, cokiyiabi.com bugün tevbe etmekten kolay sanıyorsan aldanıyorsun. İmam Gazali

Allah affediyor da tövbe eden kulunu, sen kim oluyorsun da affedemem diyorsun. O koca Mevlana da yine gel, demiyor mu? Sen şimdi hangi hakla sakın gelme, diyorsun. Bedirhan Gökçe

Senin beni unutma ihtimalini hatırlayıp çıldırıyorum bazı günler ve bazı geceler yüzünü eskisi gibi hayal edemeyeceğimden korkup kahroluyorum. Sonra tövbeler ediyorum. Seni unutma ihtimalini düşündüğüm için. İskender Pala

Ey Rabbimiz; bizi Sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de Sana itaat eden bir ümmet çıkar. Bize ibadet usullerimizi göster, tövbemizi kabul et. Zira tövbeleri çokça kabul eden ve çok merhametli olan ancak sensin. (Bakara, 128

Kendisine mağfiret dilemek (hasleti) verilen, bağışlanmaktan mahrum kalmaz. Şükretmek (hasleti) verilen, nimetin çoğalmasından mahrum olmaz. Tövbe etmek (hasleti) verilen, tövbesinin kabul olunmasından mahrum olmaz. Dua etmek (hali) verilen de icabet edilmekten mahrum olmaz. Hz. Muhammed s.a.v


Tövbe ile ilgili Hadis-i Şerifler ve Ayetler

926 – Hâris İbnu Süveyd anlatıyor: “Abdullah İbnu Mes’ud (radıyallahu anh) bize iki hadis rivayet etti. Bunlardan biri Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)’ dendi, diğeri de kendisinden. Dedi ki: “Mü’min günahını şöyle görür: “O, sanki üzerine her an düşme tehlikesi olan bir dağın dibinde oturmaktadır. Dağ düşer mi diye korkar durur. Fâcir ise, günahı burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür” İbnu Mes’ud bunu söyledikten sonra eliyle, Şöyle diyerek, burnundan sinek kovalar gibi yapmıştır.

Sonra dedi ki: “Ben Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın şöyle söylediğini duydum: “Allah, mü’min kulunun tevbesinden, tıpkı şu kimse gibi sevinir: “Bir adam hiç bitki bulunmayan, ıssız, tehlikeli bir çölde, beraberinde yiyeceğini ve içeceğini üzerine yüklemiş olduğu bineği ile birlikte seyahat etmektedir. Bir ara (yorgunluktan) başını yere koyup uyur. Uyandığı zaman görür ki, hayvanı başını alıp gitmiştir. Her tarafta arar ve fakat bulamaz. Sonunda aç, susuz, yorgun ve bitap düşüp: “Hayvanımın kaybolduğu yere dönüp orada ölünceye kadar uyuyayım” der. Gelip ölüm uykusuna yatmak üzere kolunun üzerine başını koyup uzanır. Derken bir ara uyanır. Bir de ne görsün! Başı ucunda hayvanı durmaktadır, üzerinde de yiyecek ve içecekleri. İşte Allah’ın, mü’min kulunun tevbesinden duyduğu sevinç, kaybolan bineğine azığıyla birlikte kavuşan bu adamın sevincinden fazladır. ”

Müslim’in bir rivayetinde şu ziyâde var: “

(Sonra adam sevincinin şiddetinden şaşırarak şöyle dedi: “Ey Allah’ım, sen benim kulumsun, ben de senin Rabbinim.”
Buharî, Da’avât 4; Müslim 3, (2744); Tirmizî, Kıyâmet 50, (2499, 2500).

927 – Zirrü’bnü Hubeyş anlatıyor:

“Saffân İbnu Assâl el-Murâdî (radıyallahu anh) bize, Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın şöyle söylediğ’ini rivayet etti:

“Mağrib cihetinde bir kapı vardır. Bu kapının genişliği -veya bunun genişliği binekli bir kimsenin yürüyüşüyle- kırk veya yetmiş senedir. Allah o kapıyı arz ve semaları yarattığı gün yarattı. İşte bu kapı, güneş batıdan doğuncaya kadar tevbe için açıktır. ”
Tirmizî, Da’avât 102, (3529).

928 – Ebü Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Kim güneş batıdan doğmazdan evvel tevbe ederse Allah tevbesini kabul eder.”
Müslim, Zikr 43, (2703).

929 – İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:

“Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Son nefesini vermedikçe Allah, kulun tevbesini kabul eder. ”
Tirmizî, Da’avât 103, (3531); İbnu Mâce, Zühd 30, (4253).

930 – Ebü Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

“Aziz ve Celil olan Allah, gündüz günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için geceleyin elini açar.
Gece günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için de gündüz elini açar, bu hal, güneş batıdan doğuncaya kadar devam edecektir. Burada “el”, Allah’ın ihsan ve fazlından kinayedir.
Müslim, Tevbe 32, (2760).

Tövbe duası oku

931 – Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor:

“Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Sizden önce yaşayanlar arasında doksan dokuz kişiyi öldüren bir adam vardı. Bir ara yeryüzünün en bilgin kişisini sordu. Kendisine bir râhib tarifedildi. Ona kadar gidip, doksan dokuz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkânının olup olmadığını sordu. Râhib: “Hayır yoktur!” dedi. Herif onu da öldürüp cinayetini yüze tamamladı.
Adamcağız, yeryüzünün en bilginini sormaya devam etti. Kendisine âlim bir kişi tarif edildi. Ona gelip, yüz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkânı olup olmadığını sordu. Âlim: “Evet, vardır, seninle tevben arasına kim perde olabilir?” dedi. Ve ilâve etti:

” Ancak, falan memlekete gitmelisin. Zîra orada Allah’a ibadet eden kimseler var. Sen de onlarla Allah ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine dönmeyeceksin. Zira orası kötü bir yer. ”

Adam yola çıktı. Giderken yarı yola varır varmaz ölüm meleği gelip ruhunu kabzetti. Rahmet ve azab melekleri onun hakkında ihtilâfa düştüler. Rahmet melekleri: “Bu adam tevbekâr olarak geldi. Kalben Allah yönelmişti” dediler. Azab melekleri de: “Bu adam hiçbir hayır işlemedi” dediler.

Onlar böyle çekişirken insan suretinde bir başka melek, yanlarına geldi. Melekler onu aralarında hakem yaptılar. Hakem onlara: “Onun çıktığı yerle, gitmekte olduğu yer arasını ölçün, hangi tarafa daha yakınsa ona teslim edin” dedi. Ölçtüler, gördüler ki, gitmeyi arzu ettiği (iyiler diyarına) bir karış daha yakın. Onu hemen rahmet melekleri aldılar.”
Bir rivayette şu ziyade var: “Bir miktar yol gidince, ölüm gelip çattı. Adamcağız yönünü sâlih köye doğru çevirdi. Böylece o köy ehlinden sayıldı.”
Buharî, Enbiya 50; Müslim, Tevbe 46, (2766); İbnu Mâce, Diyât 2, (2621).

932 – Bir diğer rivayette (aynı hikaye ile ilgili olarak) şöyle denmiştir:

“Allah Teâla beriki köye adamdan uzaklaşmayı, öbür köye de yaklaşmayı vahyetti, sonra da: “Adamın geldiği ve gitmekte olduğu köylere uzaklıklarını ölçüp kıyaslayın” dedi.”
Buharî, aynı bab.

933 – Hz.Enes (radıyallahu anh) anlatıyor:

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “İnsanoğlunun herbiri hatakârdır. Ancak hatakârların en hayırlısı tevbekâr olanlarıdır.”
Tirmizî, Kıyâmet 50, (2501); İbnu Mâce, Zühd 30, (4251).

7270 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:

“Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: “Günahlarınız semaya ulaşacak kadar çok bile olsa, arkadan tevbe etmişseniz, günahınız mutlaka affedilir.”

7271 – Ebu Sa’îd radıyallahu anh anlatıyor:

“Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: “Allah, kulunun tevbesine şu adamın sevinmesinden daha çok sevinir (yani razı olur): Adam yolculuk halindedir. Bir susuz çölde bindiği devesini kaybetmiştir, onu aramaya koyulur. Sonunda aramaları adamı cidden yorup aciz bırakınca (susuzluk ve sıcaktan olduğu yerde ölmek üzere, yere yatar), elbisesini başına çekip örtünür. İşte kendisi o halde iken, devesini kaybettiği yerde hayvanın ayak seslerini duyar. Yüzünden örtüyü kaldırır ve karşısında devesini görür.”

7272 – Abdullah İbnu Mes’ud radıyallahu anh anlatıyor:

“Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Günahtan tevbe eden, bir günah işlememiş gibidir.”

7273 – İbnu Makıl anlatıyor:

“Babamla birlikte Abdullah İbnu Mes’ud radıyallahu anh’ın yanına girdim. Bu ziyaret sırasında o: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm’ın “pişmanlık tevbedir” dediğini nakletti. Babam: “Aleyhissalâtu vesselâm’dan bunu bizzat işittin mi?’ diye sordu. Abdullah: “Evet!” dedi.”

7274 – Abdullah İbnu Amr radıyallahu anh arılatıyor:

“Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Allah Teala hazretleri, kulun tevbesini, can boğaza gelmedikçe kabul eder.”


Tövbe ile ilgili Güzel bir Hikaye

Öyle Bir Tevbe Yaptı ki…

Hz. Büreyde (r.a.) anlatıyor:

Resûlullah (s.a.s.)’a, Mâiz İbnu Mâlik el-Eslemî (ra) gelerek:
– Ey Allah’ın Resûlü, ben nefsime zulmettim, zinâ fazihasını işledim, beni temizlemeni istiyorum” dedi. Resûlullah (sav) onu reddetti , geri çevirip meselenin üzerine gitmedi..

Ancak Mâiz ertesi gün tekrar geldi. Yine:
– Ey Allah’ın Resûlü, ben zinâ fazihasını irtikab ettim!” diye ikinci sefer itirafta bulundu. Adamı ikinci sefer geri çeviren Resûlullah (sav) adamın kavmine birisini yollayarak:
-Onun aklında bir noksanlık biliyor musunuz, normal bulmadığınız bir davranışına rastladınız mı?, diye tahkik ettirdi.
Ancak hep beraber:
-Biz onu gördüğümüz kadarıyla, aramızdaki sâlih kişilere denk akıl sahibi biliyoruz” dediler.

Mâiz üçüncü sefer müracaatta bulundu. Hz. Peygamber (sav) onlara yine birini göndererek adam hakkında sordurdu. Yine ne kendinde, ne aklında bir kusur olmadığını söylediler.
Adam dördüncü sefer müracaat edince, ona bir çukur kazdırdı. Taşlanmasını emretti ve taşlandı.
Gâmidiye adında bir kadın da gelerek:
– Ey Allah’ın Resûlü, beni niye reddediyorsun. Görüyorum ki, beni de Mâiz gibi geri çevirmek istiyorsun. Allah’a kasem olsun ben hamileyim de!, dedi.
Hz. Peygamber (sav) :
-Öyle ise hayır. Sen git ve çocuğu doğurunca gel,dedi.

Kadın gitti çocuğu doğurunca, bir beze sarılmış olarak çocukla geldi.
-İşte çocuk, doğurdum!,dedi.
Resûlullah (sav) :
-Git, sütten kesinceye kadar emdir, sonra gel!” buyurdu.

Kadın gitti, o çocuğu sütten kesince çocukla birlikte geldi. Çocuğun elinde bir ekmek parçası vardı.
-Ey Allah’ın Resûlü, işte çocuk, sütten kestim, yemek de yedi” dedi.
Resûlullah (sav) çocuğu alıp, Müslümanlardan birine teslim etti. Sonra bir çukur kazılmasını emir buyurdu. Göğsüne kadar derinlikte bir çukur kazıldı. Bundan sonra halka taşlamalarını emretti. Herkes taşladı. Hâlid İbnu Velid (ra) elinde bir taş ilerledi, başına attı. Kan yüzüne fışkırmıştı, kadına küfretti. Resûlullah (sav) Hâlid’in kadına küfrettiğini işitince:
-Ey Hâlid ağır ol!, dedi ve ilâve etti:
– Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı Zülcelâl’e kasem olsun, bu kadın öyle bir tevbe yaptı ki, şâyet alış-verişte sahtekârlık yapanlar aynı tevbe ile tevbe yapsalardı, onların bile mağfiretine yeterdi !
Sonra Resûlullah (tekfın) emretti. Kadının üzerine namaz kıldırdı ve defnedildi.

Yorum yapın