Anasayfa » Genel » Vücudumuz Ve Hastalıklarla İlgili Birkaç Bilgi

Vücudumuz Ve Hastalıklarla İlgili Birkaç Bilgi

Vücudumuz Ve Hastalıklarla İlgili Birkaç Bilgi:

Kuduz Hastalığı Taşıyan Bir Hayvan Sizi Isırdığında Ya Da Tırmaladığın’da Cildiniz Kanamamış Olsa Bile Hastalık Size Bulaşabilir. Çünkü Kuduz Virüsü Vücutta Sinirler Boyunca İlerler. Virüsün İlla Kana Karışması Şart Değildir. Yüzeysel Bir Çizik Bile Hastalığın Bulaşması İçin Yeterlidir.

Pek Çok Bulaşıcı Hastalık Nekahat Döneminde, Yani Hastalığın Belirtileri Henüz Başlamadan Başkasına Bulaşır. Yani Siz Grip Olduğunuzda “Aman Hastalığım Başkasına Bulaşmasın” Diye Maske Takmanız, İnsanlardan Uzak Durmanız Pek Fayda Etmez. Çünkü Siz Hasta Olduğunuzu Fark Etmeden Önce Çoktan Hastalığı Birçok İnsana Bulaştırdınız Zaten.

Kuduz Hastaları Sudan Korkmaz, Su İçmekten Korkar. Çünkü Hastalığın Erken Döneminde Yutkunmayı Sağlayan Kaslar Etkilendiği İçin Hasta Yutkunurken Boğazında Çok Şiddetli Bir Ağrı Hisseder. Bu Yüzden Su İçmek İstemez. Kendi Tükürüğünü Yutmak Da Acı Verici Olduğundan Ağzındaki Salyaları Yutamaz. Kuduz Hastalarının Ağzından Salya Akmasının Sebebi Budur. Hemşire Veya Hasta Yakını Elinde Bir Bardak Suyla Geldiğinde O Suyun Kendisine Zorla İçirileceğini Bildiğinden Hasta Tepki Gösterir. Bu Da Kuduz Hastalarının Sudan Korktuğu Şeklinde Yanlış Anlaşılmaya Sebep Olmuştur. Onlar Sudan Değil, Suyun Kendisine İçirilmesinden Korkarlar.

Hastalandığımızda Ateşimizin Yükselmesi, Pek Çok Virüs Ve Bakterinin Yüksek Vücut Sıcaklığında Ölmesi Nedeniyle Vücudumuz Tarafından Geliştirilmiş Bir Savunma Mekanizmasıdır. Böyle Durumlarda Ateş Düşürücü İlaç Verilmesinin Sebebi İse Vücudun İşini Zorlaştırmak Değil, Beynimizin Yüksek Sıcaklıktan Etkilenerek Havale Geçirmesini Engellemektir. Özellikle Küçük Çocukların Beyinleri Bu Konuda Hassastır.

Havale Geçirmek Vücut Sıcaklığının Çok Fazla Yükselmesinden Değil, Hızlı Yükselmesinden Kaynaklanır. Eğer Vücut Sıcaklığı Çok Hızlı Yükselirse Kişi 38 Derece Ateşle De Havale Geçirebilir. Ama Sıcaklık Yavaş Yavaş Yükselirse 40 Derece Ateşle De Havale Geçirmezsiniz.

Hastalandığımızda Kendimizi Halsiz Hissetmemizin Sebebi, Vücudumuzun Enerji Tasarrufuna Gitmesidir. Çünkü Vücut Hastalıkla Mücadele Ederken Çok Fazla Enerji Harcar. Dolayısıyla Sizin De Gereksiz Yere Enerji Harcayarak İşini Zorlaştırmasını İstemez. Çünkü Enerji, Vücut İçin Kıymete Binmiştir Artık. İşte Bu Yüzden Vücudunuz Sizden İstirahat Etmenizi İster. Hastayken Üzerinize Çöken Yorgunluk, Halsizlik Bundan Kaynaklanır.

Dondurucu Soğukta Ayak Parmaklarımızın Kangren Olmasının Sebebi, Vücudun İç Organların Isısını Korumak İstemesinden Kaynaklanır. Kan Akışı, Cilde Yakın Bölgelerde Ciddi Isı Kaybına Neden Olur. Dolayısıyla Ortam Isısı Düştükçe Cilt Altı Kan Damarları Büzüşerek Isı Kaybını Azaltır, Ayrıca Daha Fazla Enerjiye İhtiyaç Olduğundan İç Organlara Giden Kan Damarları Genişler. Ortam Sıcaklığı Kritik Bir Seviyeye Düşünce De, Cilt Altındaki Kan Damarları Tamamen Kapanır Ve Ayak Parmakları, Burun, Kulak Gibi Uç Organlarda Kan Akışı Durur. Oksijen Ve Diğer Gerekli Maddelerden Mahrum Kalan Bu Dokulardaki Hücreler De Ölünce Doku Çürür. Buna Kangren Denir. Aşırı Soğukta Burnumuzda Ve Kulaklarımızda Yanma Hissetmemizin Sebebi, Bu Dokuların Oksijensiz Kalmasından Kaynaklanır. Dokular Oksijensizlikten Ölünce De Artık Hiçbir Şey Hissetmeyiz.

Öte Yandan Sıcak Ortamda Vücut, Sıcaklığı Düşürmek İçin Cilt Altındaki Kan Damarlarını Genişletir. Böyece Dış Ortama Yakın Cilt Altı Damarlarda Dolaşan Sıcak Kan, Isısını Kaybederek Soğur Ve Soğuyan Kan Vücudun Derinliklerine Doğru Aktıkça Vücudu Soğutur. Yani Burada Cilt Altı Kan Damarları Bir Nevi Soğutucu Radyatör Görevi Üstlenir. Sıcak Banyoda Cildimizin Kızarmasının Sebebi Budur. Cildimizin Kızarıklığı, Cilt Altındaki Kan Damarlarının Genişleyerek Büyük Miktarda Kanı Cilde Yakın Yerlerde Dolaştırmasından Kaynaklanır.

Çölde Yaşayan Hayvanlar Da Vücut Sıcaklıklarını Düşürmek İçin Bu Yöntemi Kullanır. Örneğin Afrika Fillerinin Kulakları Asya Fillerinden Daha Büyüktür Ve Bu Kulaklar Kağıt Gibi İncedir. Çünkü Onlar Kulaklarını Bir Radyatör Gibi Kullanarak Vücutta Dolaşan Kanı Soğutup Vücut Isısını Kontrol Ederler. Fillerin Sıcakta Kulaklarını Sallamalarının Sebebi Budur. Köpekler De Bunun İçin Dillerini Kullanır. Köpeklerin Dilleri De Bu Yüzden Kağıt Gibi İncedir. Yorulan Bir Köpeğin Oturarak Dilini Dışarı Çıkarıp Hızlı Hızlı Nefes Alıp Vermesinin Sebebi, Efor Nedeniyle Artmış Vücut Sıcaklığını Düşürmektir. Burada Köpek Hızlıca Hava Soluyarak Hem Vücudun Artmış Oksijen İhtiyacını Karşılar, Hem De Dilin Üzerinde Hızla Sirküle Olan Hava, Dilin Damarlarında Akan Kanı Soğutarak Vücut Isısını Düşürür.

Gelgelelim Sıcağa En İyi Uyum Sağlayan Hayvan İnsandır. İnsanların Bu Başarısının Anahtarı İse Terlemektir. Evet, Terlemek Tabiatta Yalnızca İnsanların Ve Atların Yapabildiği Bir Şeydir, Diğer Hayvanların Bazılarında Da Kısmen Ter Bezleri Bulunuyor Olsa Da Hiçbirinde Bu Sistem İsnandaki Kadar Gelişmiş Değildir. Terleme Sayesinde Cildimize Pompalanan Ter Sıvısı Buharlaşırken Ortamın Isısını Alır Ve Cildimizi Soğutur. Yüzümüze Sürdüğümüz Kolonyanın Bizi Serinletmesinin Sebebi De Budur. Alkol Uçucu Bir Maddedir, Çabuk Buharlaşır Ve Buharlaşırken Ortamdan Isı Alır, Dolayısıyla Cildimizde Serinlik Hissederiz. Vücudumuz Islakken Üşümemizin Sebebi De Budur.

İnsanoğlu Tabiatta En Yavaş Koşan Canlılardan Biridir, Ama Aynı Zamanda En Uzun Mesafe Koşan Canlılardan Da Biridir. Örneğin Bir At, Ara Vermeden En Fazla 10 Km Dörtnala Koşabilir. Atı 10 Km’den Daha Fazla Koşturmaya Zorlarsanız At Çatlayıp Ölür. Oysa Bir İnsan Hiç Durup Dinlenmeden Tek Seferde 40 Kilometre Mesafe Koşabilir (Standart Maraton Koşusu 42 Km’dir). İnsanların Bunu Başarmasının Başlıca Sebebi Terleyerek Vücut Isısını Sabit Tutabilmesidir. İnsanlar Av Yakalamak İçin Diğer Yırtıcılar Gibi Hızlı Koşamaz Ancak Uzun Kondüsyonu Sayesinde Av Hayvanlarını Yorulana Kadar Kovalar Ve Sonunda Av Hayvanı Tamamen Yorulup Pes Edince İşini Bitirir. Bu Kadar Uzun Mesafeleler Koşabilmeyi Terleme Fonksiyonuna Borçluyuz.

İnsanların Normal Doğum Yapması Zor Ve Risklidir. Tabiatta Diğer Tüm Hayvanlar Kendi Başına Rahat Doğum Yaparken İnsanlar Bunu Çoğu Kez Yardımsız Başaramaz Ve Birçok Kadın Doğum Yaparken Ölür. Bunun Sebebi, Sürekli Beynini Kullanarak Zekasını Geliştiren İnsanoğlunun, Büyüyen Beyni Nedeniyle Daha Büyük Kafatasına Sahip Oluşudur. Büyük Kafatası Doğum Kanalından Geçerken Zorlanır. Eski İnsan Fosilleri De Bu Teoriyi Desteklemektedir. Eski Kafataslarında Kafa Küçükken Çeneler Büyüktür. Çıkarılan Kafatası Günümüze Ne Kadar Yakın Zamana Aitse, Kafa Kısmı O Kadar Büyük, Çene Kemikleri De O Kadar Küçüktür. Günümüzde Bir İnsanın Normal Yolla Doğum Yapması Risklidir. Sağlık Bakanımız İstediği Kadar “Sezeryan Gereksizdir” Diyerek Normal Doğumu Teşvik Etse De, Malesef Gerçek Budur. Tabi Sezeryanın Da Kendince Başka Riskleri Vardır (O Da Bir Ameliyattır Neticede).

Yorum yapın